INTRODUCTION: Early detection is essential for the treatment approaches of Parkinson’s disease (PD). Clinical criteria alone may not be sufficient to distinguish the early PD from other conditions. This study aimed to investigate the transfer rate constants of 6-18F-fluoro-L-dopa (18F-FDOPA) in positron emission tomography (PET) brain images as a sensitive parameter to detect early PD.
METHODS: Retrospective 18F-FDOPA PET data of five patients with early PD were collected. PET data were acquired for 90 min after an intravenous injection of 306-379 MBq 18F-FDOPA, and reconstructed into a series of 18 five minute frames. Reoriented PET images were co-registered and normalized with the PET brain template on the Statistical Parametric Mapping (SPM). The 18F-FDOPA activity concentrations were measured in the striatum, the caudate and the putamen on both sides: contralateral (as PD) and ipsilateral (as control) to the main motor symptoms. The pharmacokinetic (PK) model, based on Wahl and Nahmias, was generated using the SAAM II simulation software. The transfer rate constants across the blood brain barrier (froward, K1 and reverse, k2) and decarboxylation rate constant (k3) were estimated in these regions.
RESULTS: The activity uptakes in the contralateral striatum (0.0323 ± 0.0091%) and putamen (0.0169 ± 0.0054%) were significantly lower than control (0.0353 ± 0.0086%, 0.0199 ± 0.0054%, respectively). The K1 and k3 were significantly lower in the contralateral striatum and putamen (p<0.05). There were no significant differences in any transfer rate constants in the caudate.
DISCUSSION AND CONCLUSION: The transfer rate constants (K1 and k3) of 18F-FDOPA on the contralateral striatum and putamen were significantly lower than control. These biokinetic data could be potential indicators for quantitative detection of early PD diagnosis.

GİRİŞ ve AMAÇ: Bu çalışmanın amacı, 18F-FDG PET/BT ve 68Ga-PSMA PET/BT'den elde edilen metabolik parametreleri karşılaştırmak ve hepatosellüler karsinomlu hastalarda serum AFP ve PET parametreleri arasındaki ilişkiyi araştırmaktı.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Çalışmaya üst karın bölgesinden dinamik MRG görüntülemesi olan 14 hasta alındı ve 18F-FDG ve 68Ga-PSMA-11 PET/BT görüntülemeleri yapıldı. Arka plan aktivitesi için lezyonsuz karaciğer dokusundan (L), abdominal aortadan (A) ve sağ medial gluteal kastan (G) ilgi alanları (ROI'ler) çizildi ve bu bölgelerin SUVmax'ı primer tümörün (T) SUVmax'ı ile karşılaştırıldı.
BULGULAR: Görsel değerlendirmede, 18F-FDG PET/BT’de 5 hastada (% 36) primer lezyonda düşük 18F- FDG tutulumu, 3 hastada (% 21) orta düzeyde ve 6 hastada (% 43) yüksek düzeyde tutulum vardı. Öte yandan, 68Ga-PSMA PET/BT'de sadece 1 hastada (% 7) düşük PSMA tutulumu varken, 2 hastada (% 14) orta düzeyde ve 11 hastada (% 79) yüksek düzeyde tutulum vardı. Düşük FDG tutulumu gösteren dört hasta yüksek PSMA tutulumu gösterirken, 1 hasta hem düşük FDG, hem de düşük PSMA tutulumu göstermiştir. 68Ga-PSMA PET/BT ve MRG'deki lezyon sayısı 18F-FDG PET/BT'den anlamlı derecede yüksekti (sırasıyla p: 0.042 ve 0.026). 68Ga-PSMA'da T/A ve T/G değerleri 18F-FDG'den anlamlı olarak yüksekti (sırasıyla p: 0.002 ve 0.002).
TARTIŞMA ve SONUÇ: 68Ga-PSMA PET/BT, hepatoselüler karsinomun evrelendirilmesinde 18F-FDG PET/BT'den üstün bulunmuştur. Yüksek 68Ga-PSMA tutulumu, PSMA hedefli radyonüklid tedavileri için umut verici olabilir.

INTRODUCTION: The aim of this study was to compare metabolic parameters obtained from 18F-FDG PET/CT and 68Ga-PSMA PET/CT, and to investigate the relation between serum AFP and PET parameters in patients with hepatocellular carcinoma.
METHODS: Fourteen patients were recruited after dynamic MRI imaging of the upper abdomen and 18F-FDG and 68Ga-PSMA-11 PET/CT imaging studies were performed. Regions of interest (ROIs) were drawn from lesion-free liver tissue (L), abdominal aorta (A), and right medial gluteal muscle (G) for background activity, SUVmax of these regions were compared with the SUVmax of primary tumor (T).
RESULTS: On visual assessment, 5 patients (36%) had low 18F-FDG uptake in the primary lesion, 3 patients (21%) had moderate uptake and 6 patients (43%) had high uptake. On the other hand, only 1 patient (7%) had low uptake while 2 patients (14%) had moderate uptake and 11 patients (79%) had high uptake in 68Ga-PSMA PET/CT. Four patients with low 18F-FDG uptake had high 68Ga-PSMA uptake while 1 patient exhibited low uptake with both 18F-FDG and PSMA. Number of lesions in 68Ga-PSMA PET/CT and MRI were significantly higher than 18F-FDG PET/CT (p: 0.042 and 0.026, respectively). T/A and T/G values were significantly higher in 68Ga-PSMA than 18F-FDG (p: 0.002 and 0.002, respectively).
DISCUSSION AND CONCLUSION: 68Ga-PSMA PET/CT was found to be superior to 18F-FDG PET/CT in the staging of hepatocellular carcinoma. High 68Ga-PSMA uptake could be promising for PSMA-targeted radionuclide treatments.

GİRİŞ ve AMAÇ: Tümörlerin metabolik aktivitesi PET/BT görüntüleme sırasında hacimsel olarak hesaplanabilir. Bunlar Metabolik Tümör Hacmi (MTV) ve Toplam Lezyon Glikolizidir (TLG). Bu çalışmanın amacı, PET/BT görüntüleme ile saptanan tesadüfi tiroid nodüllerinde malignite riskini tahmin etmede hacimsel olarak metabolik aktivite gösteren MTV ve TLG'nin rollerini değerlendirmektir.

YÖNTEM ve GEREÇLER: Nodülün MTV'sini hesaplamak için, her bölümün aktif metabolik alanları ROİ ile manuel olarak çizildi; daha sonra elde edilen tüm değerler toplandı. SUVmean ve MTV'nin ürünü olan TLG, iki değer çarpılarak hesaplandı. Tüm katılımcıların tiroid USG'leri yapıldı. Tüm nodüller, Avrupa Tiroid Birliği (ETA) tarafından geliştirilen ‘EU-TIRAD’ a göre risk sınıflarına ayrıldı. ATA Kılavuzuna göre hangi tiroid nodüllerinin Tiroid İİAB geçireceğine karar verildi. Sonuçlar Bedestha Puanlama Sistemine göre verildi.

BULGULAR: TLG düzeyleri, benign nodüllere göre malign veya malign-şüpheli nodüllerde anlamlı olarak yüksekti (p = 0.013). MTV düzeyleri malign veya malign-şüpheli nodüllerde benign ve tanısal olmayan nodüllere göre yüksek olmasına rağmen sınır değerlerde istatistiksel olarak anlamlı değildi (p = 0.079). Eğri Altındaki Alan (AUC) TLG için 0,726 (p = 0,005) olarak hesaplandı. TLG için 2,3 g kesme değeri için duyarlılık %85,7 ve özgüllük %59,0 olarak bulundu. MTV için AUC 0.668 olarak hesaplandı (P = 0.039). MTV için 1.7 ml cutoff için duyarlılık %78.6, özgüllük ise %60.4 idi.

TARTIŞMA ve SONUÇ: PET/BT ile saptanan tesadüfi tiroid nodüllerinde, yüksek riskli malignite veya malignite şüphesine sahip olma açısından TLG değerlendirmesinin, EU-TIRADS’a göre yüksek ve çok yüksek riskinin tahmin edilmesinde faydalı olacağına inanıyoruz. Böyle bir ilişki ve kesim değerlerinin kesin olarak tespit edilmesi durumunda, tiroid tesadüfi nodüller için gereksiz Tiroid İİAB'lerinden kaçınılabileceğini ve gerekli hastaların ameliyatının geciktirilmemesi açısından faydalı olacağını düşünüyoruz.

INTRODUCTION: The metabolic activity of tumors can be calculated volumetrically during PET/CT imaging. These are Metabolic Tumor Volume (MTV) and Total Lesion Glycolysis (TLG). The purpose of this study was to evaluate the roles of MTV and TLG, which show metabolic activity volumetrically, in predicting the malignancy risk in the incidental thyroid nodules detected by PET/CT imaging.

METHODS: For calculating nodule’s MTV, active metabolic areas of each section were manually drawn by ROİ; then all obtained values were summed. TLG, is the product of SUVmean and MTV, was calculated by multiplying two values. The thyroid USIs of all participants were performed. All nodules were divided into risk classes according to “EU-TIRADS” that was developed by the European Thyroid Association (ETA). It was decided according to ATA Guideline which thyroid nodules would undergo Thyroid FNAB. The results were given according to Bedestha Scoring System.

RESULTS: TLG levels were significantly higher in malignant or malignant-suspicious nodules compared to benign nodules (p=0.013). Although MTV levels were high in malignant or malignant-suspicious nodules compared to benign and nondiagnostic nodules, it was statistically insignificant at limit values (p=0.079). Area Under Curve (AUC) was calculated as 0.726 (p=0.005) for TLG. For TLG, for 2.3 g cutoff value, the sensitivity was found to be %85.7, and specificity was %59.0. AUC for MTV was calculated as 0.668 (P=0.039). The sensitivity was %78.6 for 1.7 ml cutoff for MTV, and specificity was %60.4.

DISCUSSION AND CONCLUSION: We believe that TLG evaluation will be useful in predicting the high and very high risk of EU-TIRADS for having high risk malignancy or malignancy suspicion from the incidental thyroid nodules detected by PET/CT. We believe that in case such a relation and cutoff values are identified definitely, unnecessary Thyroid FNABs can be avoided for thyroid incidental nodules, and it will be useful for not delaying the operation of the necessary patients.

GİRİŞ ve AMAÇ: Dokuda hipoksi sonrası hipoksi ile indüklenebilir faktör (HIF)-1α aktivasyonu, kolorektal kanser (KRK) anjiyogenezinde önemli bir rol oynar. Glikoz metabolizmasının bazı kanser türlerinde HIF-1α yoluyla indüklendiği bilinmesine rağmen; KRK’de HIF-1α'nın prognostik önemi ve pozitron emisyon tomografisinde (PET) 18F-florodeoksiglukoz (FDG) tutulumu ile korelasyonu önceki çalışmalarda tartışmalı konulardır.
Bu çalışmanın amacı KRK olgularında FDG-PET parametreleri ile HIF-1α ekspresyonu arasındaki ilişkiyi araştırmaktır.

YÖNTEM ve GEREÇLER: Cerrahi öncesi FDG-PET taramaları mevcut olan histopatolojik olarak tanı almış 36 KRK hastası çalışmaya alındı. Standardize uptake değeri(SUV) max, SUVortalama, metabolik tümör hacmi(MTV), total lezyon glikolizis(TLG) ve HIF-1α aşırı ekspresyonu ile histopatolojik özellikler arasındaki korelasyonlar değerlendirildi.
BULGULAR: Tümör lokasyonu, tümör çapı, perinöral invazyon, lenfovasküler invazyon, T ve N evresi, HIF-1α aşırı ekspresyonu ile istatistiksel olarak anlamlı korelasyon göstermezken, tümör derecesi HIF-1α ekspresyonu ile negatif korelasyon gösterdi(r = -0.332, p = 0.048). FDG-PET parametrelerinin hiçbiri, HIF-1α aşırı ekspresyonu ile istatistiksel olarak anlamlı korele bulunmadı. Tümör derecesi ve tümör nekroz oranı ile MTV arasında anlamlı bir ilişki bulundu(p = 0.030, 0.020).
TARTIŞMA ve SONUÇ: HIF-1α aşırı ekspresyonu ile FDG-PET parametreleri arasında beklenen ilişki bu çalışmada ortaya konamamıştır, ancak MTV ile tümör farklılaşması ve tümör nekroz oranı arasında bir ilişki mevcuttur. Bu nedenle, tanısal FDG-PET değerlendirmesi ile KRK'nin patolojik ve prognostik seyrini tahmin etmek için daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır.

INTRODUCTION: Post-hypoxia hypoxia-inducible factor (HIF)-1α activation plays a vital role in colorectal cancer(CRC) angiogenesis. Although it is known that glucose metabolism is induced in some cancer types via HIF-1α, the prognostic significance of HIF-1α in CRC and its correlation with 18F-fluorodeoxyglucose (FDG) uptake in positron emission tomography(PET) are controversial issues in previous studies. This study aims to investigate the association between FDG-PET parameters and HIF-1α expression in CRC.

METHODS: 36 histopathologically confirmed CRC patients who had FDG-PET scans before surgery were enrolled in the study. The correlations between standardized uptake value (SUV)max, SUVmean, metabolic tumor volume (MTV), total lesion glycolysis (TLG), and HIF-1α overexpression, as well as histopathological features, were evaluated.
RESULTS: Tumor location, tumor diameter, perineural invasion, lymphovascular invasion, T and N stage were not statistically significant correlated with HIF-1α overexpression, whereas the tumor differentiation was negatively correlated with HIF-1α expression (r=-0.332, p=0.048). None of the FDG-PET parameters was statistically significant correlated with HIF-1α overexpression. A significant relationship was found between tumor differentiation, tumor necrosis percentage and MTV (p=0.030,0.020).
DISCUSSION AND CONCLUSION: The expected association between HIF-1α overexpression and FDG-PET parameters was not revealed in this study but there was a relationship between MTV, tumor differentiation and tumor necrosis percentage. Hence further studies would be needed to predict pathological and prognostic courses of CRC by diagnostic FDG-PET evaluation.

GİRİŞ ve AMAÇ: Bu çalışmanın amacı pulmoner karsinoid tümörlerin ve pulmoner hamartomların ayırıcı tanısında FDG PET / BT bulgularını değerlendirmektir.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Pulmoner karsinoidli 34 hastanın (12 atipik, 22 tipik) ve pulmoner hamartomlu 32 hastanın FDG PET / BT bulguları geriye dönük olarak değerlendirildi. Hamartomların ve karsinoidlerin hem ortalama çapı hem de ortalama SUV max değeri Mann-Whitney U ve Kruskall-Wallis H testleri ile karşılaştırıldı.
BULGULAR: Atipik karsinoid tümörlerin ortalama en uzun çapı (3.5 ± 1.7 cm), hamartomlardan (2.1 ± 1 cm) daha yüksekti (p=0.038). Tipik karsinoid tümörün ortalama çapı (2.7±1.7 cm ) ile hamartomların ortalama çapları arasında anlamlı bir fark yoktu (p=0.128). Atipik karsinoidlerin (5.97 ± 3.7) ve tipik karsinoidlerin (4.22 ± 1.7) ortalama SUV max değerleri hamartomlara (1.65 ± 0.9) göre daha yüksekti (sırasıyla; p=0.002 ve p=0.003). Otuz dört karsinoidin periferik parankiminde % 55.8’inde kollaps konsolidasyon, % 47’sinde bronşektazi veya mukoid impaksiyon ve % 14.7’sinde hava hapsi vardı. Endobronşiyal hamartomlu bir hastada kollaps konsolidasyon tespit edildi. Bunun dışında hamartomların etrafındaki parankimde ek bulguya rastlanmadı.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Pulmoner karsinoidlerde FDG tutulumu minimalden yoğuna kadar değişebilir. Ayrıca pulmoner hamartomlarda FDG tutulumu görülebilir. Ancak, çalışmamıza göre atipik karsinoidlerin ve tipik karsinoidlerin ortalama SUV max'ı hamartomlara göre daha yüksekti. Ayrıca kitle çevresinde bronşiyal obstrüksiyon bulgularının eşlik etmesi durumunda pulmoner karsinoidden şüphelenilmelidir.

INTRODUCTION: The purpose of this study was to evaluate the FDG PET/CT findings in differential diagnosis of pulmonary carcinoid tumors and pulmonary hamartomas.
METHODS: FDG PET/CT findings of 34 patients with pulmonary carcinoid (12 atypical, 22 typical) and 32 patients with pulmonary hamartoma were retrospectively evaluated. Both mean diameter and mean SUV max value of hamartomas and carcinoids were compared by means of Mann-Whitney U and Kruskall-Wallis H tests.
RESULTS: The mean longest diameter of atypical carcinoid tumors (3.5±1.7 cm) was higher than that of hamartomas (2.1±1 cm) (p=0.038). There was no significant difference between the mean diameter of typical carcinoid tumor and the mean diameters of hamartomas (p=0.128). The mean SUV max of atypical carcinoids (5.97±3.7) and typical carcinoids (4.22±1.7) were higher in respect to hamartomas (1.65±0.9) (p=0.002 and p=0.003, respectively). There were collapse-consolidation in 55.8 %, bronchiectasis or mucoid impaction in 47 %, and air trapping in 14.7 % in peripheral parenchyma of the 34 carcinoids. Collapse-consolidation was detected in a patient with endobronchial hamartoma. Any additional finding was not found in parenchyma around hamartomas except this.
DISCUSSION AND CONCLUSION: FDG uptake of pulmonary carcinoids can vary from minimal to intense. Also, FDG involvement can be seen in pulmonary hamartomas. However, the mean SUV max of atypical carcinoids and typical carcinoids were higher in respect to hamartomas according to our study. Also, pulmonary carcinoid should be suspected in the presence of accompanying bronchial obstruction findings of the periphery of the mass.

We presented a partial response of peptide receptor radionuclide therapy (PRRT) with 177Lu-DOTATATE in a case of concurrent neuroendocrine tumors (NETs) and meningioma. In addition to the valuable role of PRRT in inoperable NETs, it has been shown that this technique could be a promising therapy method in progressive meningioma, especially in patients with low grade and refractory to standard regime.

Li-Fraumeni syndrome is a rare disorder caused by abnormalities of the tumor suppressor protein P53 gene. We present the case of a female patient 26 years old with diagnosis of bilateral ductal carcinoma. The genetic panel for BRCA1 and BRCA2 mutations was negative and positive heterozygous germline TP53 gene mutations, considering Li-Fraumeni syndrome. A 2-[18F]FDG PET/CT for post-surgical staging showing right lung hypermetabolic nodule. A lobectomy was accomplished and histopathology reported pulmonary adenocarcinoma. A year later, oncological follow-up was indicated with 2- [18F] FDG PET/CT without evidence of abnormalities.

Sodium-Fluoride PET is a sensitive method to detect altered bone mineralization. Its increasing use in routine clinical practice for metastatic bone disease has also resulted in the detection or characterization of incidental benign bone lesions. A spectrum of NaF PET scan cases with benign bone tumors are presented in this article, including whole body PET bone scan and selected PET/CT, CT or MR images of the region of interest. By reviewing these cases, the reader will be able to improve the knowledge related to the clinical presentation of these entities, some of them rare, and to recognize them based on NaF PET and CT/MR imaging patterns.

İnvaziv Meme Karsinomu tanılı 37 yaşında bayan hasta tüm vücut 18F-FDG pozitron emisyon tomografi (PET)/bilgisayarlı tomografi (BT) görüntülemesi için birimimize başvurdu. PET/BT görüntüleri incelendiğinde sol uyluk bölgesi anteriorundaki çizgili kaslarda yoğun artmış 18F-FDG tutulumları saptandı. Bu bölgeden yapılan (sol vastus medialis kası) eksizyonel biopsi sonucu meme karsinomu çizgili kas metastazı ile uyumlu olarak raporlandı.

A 37- years old female patient with a history of invasive breast carcinoma was referred to our department for a 18F-FDG positron emission tomography (PET)/computed tomography (CT) whole body scan. An intense 18F-FDG uptake in striped muscles anterior to the left thigh region has been detected. Excisional biopsy outcome from left vastus medialis muscle was reported to be compatible with striped muscle metastasis from breast carcinoma

Çocukluk çağı malign melanomu (MM) oldukça nadirdir. İki yaşında bir kız çocuğunda orta büyüklükte konjenital melanositik nevüsten (KMN) gelişen nadir bir kutanöz melanom olgusunu sunduk. Sağ kalçada KMN öyküsü olan hasta, KMN üzerinde düzensiz sınırlı ve kanamalı yeni bir ülseratif alan ile başvurdu. Nevüsün histopatolojik incelemesi MM gösterdi. Metastatik değerlendirme için, 18F-FDG PET/BT görüntüme yapıldı. Görüntüleme sağ ekternal iliak ve inguinal lenf nodlarında metastatik artmış FDG tutulumunu gösterdi.

Childhood malignant melanoma (MM) is extremely uncommon. We report an unusual case of cutaneous melanoma developed from medium-sized congenital melanocytic nevus (CMN) in a two-year-old girl. The patient with a history of CMN on the right hip presented with a new ulcerative area with irregular of borders and bleeding on CMN. The histopathological examination of the nevus revealed a MM. For metastatic evaluation, imaging with 18F-FDG PET/CT was performed. The scan demonstrated metastatic increased FDG uptake in right external iliac and inguinal lymph nodes.

Bisfosfonatlar, kemik döngüsünü azaltan inorganik pirofosfat maddelerdir. Bu ajanlar, metastatik litik lezyonları, malign ilişkili hiperkalsemi, multipl miyelom, kemik Paget hastalığı ve osteoporozu olan hastalarda kemik ağrısını azaltmak ve kırık gibi iskelet komplikasyonlarını geciktirmek için kullanılır. Özellikle çene kemiklerinde gelişen osteonekroz, bisfosfonatların kullanımı ile ilişkili bir komplikasyon olarak tanımlanmıştır. Bu bildiride, uzun dönem bifosfonat tedavisi almış iki olguda kemik metastazını taklit eden osteonekroza ait olabilecek manyetik rezonans görüntüleme (MRG) bulguları ile birlikte kemik sintigrafisi ve 18F-florodeoksiglikoz (FDG) pozitron emisyon tomografi/ bilgisayarlı tomografi (PET/BT)’nin tanıya katkısı sunulmuştur.

Bisphosphonates are inorganic pyrophosphate agents that reduce bone turnover. These agents are used to reduce bone pain and delay skeletal complications such as fractures in patients with metastatic lytic lesions, malignant-related hypercalcemia, multiple myeloma, bone Paget's disease and osteoporosis. Osteonecrosis, especially developing in the bones of the jaw, has been described as a complication associated with the use of bisphosphonates.
In this report, we presented osteonecrosis-like magnetic resonance imaging (MRI) findings that can be confused with bone metastasis in two patients who underwent long term bisphosphonate treatment and the value of bone scan and 18F-flourodeoxyglucose (FDG) positron emission tomography/ computerized tomography (PET/CT) in the differential diagnosis.

Orşiektomi yapılan ve testis mikst germ hücreli karsinomu tanısı nedeni ile 3 kür kemoterapi alan 34 yaşındaki erkek hastada, kilo kaybı şikayeti nedeniyle nüks hastalık şüphesi ile 18F-FDG PET / BT görüntülemesi yapıldı. PET / BT'de supra ve infra diyaframik lenfatik istasyonlarda çok sayıda ve progresif FDG tutulumu gözlendi.Ayrıca litik görünümlü çok sayıda iskelet lezyonlarında da anormal 18F-FDG tutulumu kaydedildi. Klinisyen, serum tümör belirteç (alfa feto proteini, beta insan koryonik gonadotrofin, CA19-9 ve karsinoembriyonik antijen) düzeyi yükselmemiş metastatik multiple lezyonlar konusunda şüphelenerek olguya iliak kemikteki litik lezyondan biyopsi incelemesi önerdi. Histopatolojik sonuç sarkoidoz düşündüren granülomatöz inflamasyon gösteren odak olarak raporlanması üzerine günlük 20-40 mg / gün sistemik prednizon başlandı. 20-40mg / günlük sistemik prednizon tedavisinden 8 ay sonraki 18F-FDG PET / BT görüntüleri tam metabolik yanıt göstermektedir.

A 34-year-old male patient who had left orchiectomy and received 3 cycles of chemotherapy for testicular mix germ cell carcinoma, has been refereed to 18F-FDG PET/CT for complaints of weight loss and fever. PET/CT showed multiple and progressive FDG uptakes in supra and infra diaphragmatic lymphatic regions and additionally multiple abnormal 18F-FDG uptakes were noted in the lytic formed skeletal lesions. Clinician has been in doubt about the metastatic multiple lesions without elevated serum tumor marker levels (alpha feto protein, beta human chorionic gonadotrophin, CA19-9 and carcinoembryonic antigen).
A biopsy was performed on a lytic lesion in the iliac bone which revealed granulomatous inflammation suggestive of sarcoidosis and systemic prednisone 20-40 mg/daily has been started. 18F-FDG PET/CT images demonstrate complete metabolic response to systemic 20-40mg/daily prednisone treatment after 8 months.