Volume: 2  Issue: 3 - Autumn/Güz 2015
Hide Abstracts | << Back
EDITORIAL
1.Editorial
N. Yasemin Yalım
Pages 168 - 169
Abstract | Full Text PDF

LETTER TO THE EDITOR
2.29th European Conference on Philosophy of Medicine and Healthcare
Yeşim Işıl Ülman
Pages 170 - 173
Abstract | Full Text PDF

REVIEW
3.Medical Ethics arguments should be concordant with scientific knowledge and certain values
M. Murat Civaner
doi: 10.5505/tjob.2015.20592  Pages 174 - 186
Bu yazıda, Tıp Etiği alanında ileri sürülen argümanların göreci olma, kişisel değerlerle gerekçelendirilme, iç-tutarsız olma ve sağlam olmama gibi bazı temel sorunlara sahip olduğundan örnekleriyle söz edilmekte, bu sorunların insan yaşamı ve sağlığı açısından önemli sonuçlara yol açabileceği saptanmaktadır. Sözü edilen sorunlar karşısında, Tıp Etiği argümanlarının bilgisel öncüllerinin bilimsel bilgiyle uyumlu, değersel öncüllerinin ise sağlığın insan ve toplum için anlamından, kendini gerçekleştirme kavramından, tıbbın var oluş amacından kaynak alan hak ve değerleri kullanmak, sağlık politikaları da içinde olmak üzere sağlığın her belirleyeninin etik sorunları üzerindeki etkisini dikkate almak, insanın kişiliğini ve onurunu gözetmek ve kaynakların gereksinime göre dağıtılmasını savunan bir adalet anlayışını sahiplenmek durumunda olduğu gerekçelendirilmektedir. Yazıda, ilgili bilimsel bilgileri dikkate almayan, söz konusu değerleri sahiplenmeyen yaklaşımların ahlaki iyi’yi bulmaya yardımcı olamayacakları, aksine insanların yaşam ve sağlıkları için risk oluşturdukları, dolayısıyla da terk edilmeleri gerektiği ileri sürülmektedir.
This article exemplifies the main problems of the arguments in the field of medical ethics, such as being relative, invalid, unsound and/or using personal values, and emphasizes that those kind of problems might have a negative impact on human life and health. It is justified that factual premises of arguments should be concordant with scientific knowledge, while their value-based premises should use the values and rights derived from the meaning of health for individual and society, the concept of self-realization, the purpose of medicine, take into consideration the effects of all determinants of health including health policies on ethical problems, caring for human dignity and personality, and adopt a justice position which defends rationing of resources according to need. In the article, it is claimed that the approaches that do not take into consideration scientific knowledge and do not embrace the values mentioned cannot be helpful to define the moral good in medicine; on the contrary they are risky for human life and health, and therefore they should be left aside.
Abstract | Full Text PDF

4.A medical ethical evaluation, using the slippery slope argument, as to whether or not preimplantation genetic diagnosis will result in eugenics and human instrumentalization
Emine Topçu, Neyyire Yasemin Yalım
doi: 10.5505/tjob.2015.52824  Pages 187 - 201
GİRİŞ ve AMAÇ: Preimplantasyon genetik tanının (PGT) öjeniye; donör olmak üzere seçilerek dünyaya gelmesi sağlanan kurtarıcı kardeşin insanın araçsallaştırılmasına dek uzanan bir sürecin başlamasına neden olup olmayacağını tartışmak ve uygun yasal sınırın hangi noktada oluşturulması gerektiğini temellendirilmek amaçlanmaktadır.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Genellikle biyoetik konularında kanunlardaki değişikliklere karşı çıkmak ve doğabilecek olumsuz sonuçları göstermek için faydalanılan yamaç aşağı kayma argümanı yöntemi kullanılmıştır. Pek çok etik sorunu içinde barındıran PGT’nin yasal sınırları seçilen sağlık tanımı ile belirlenmiştir.
BULGULAR: Ülkemizde PGT ile ilgili tek sınırlama cinsiyetin belirlenemeyeceğidir. Kurtarıcı kardeş seçimi ile ilgili ise engel bulunmamaktadır ve 2011’den beri Sosyal Güvenlik Kurumunun geri ödeme kapsamındadır. Embriyolar arasında hastalıktan arındırmaktan öte bir seçime gidilmesi “sağlıklı olanın seçilmesi” işlemi olmaktan çıkıp öjenik bir müdahale haline gelerek “tasarım” bebeklerin dünyaya gelmesine neden olabilir. Kurtarıcı kardeş için PGT’ye başvurmak, sağlıklı bir yaşam sürmesi istenen müstakbel bir kişi olarak değil,donörlük için dünyaya getirilmek anlamını taşımaktadır.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Neyin iyi olduğunu bilme ön kabulüyle pozitif öjeniye varılabilecek PGT uygulamalarını engellemek, bu esnada da PGT'nin sağladığı olanakları ortadan kaldırmamak yasal yollarla aşılabilecektir. Sağlıklı olanı seçmekle tasarlamak arasındaki sınır, sağlık tanımının net biçimde yapılması ile mümkündür. Kurtarıcı kardeş uygulamasında sözü edilen eylem, hayat kurtarmak amacı ile bile olsa insanın araç haline getirilmesidir ve bunu engellemek ancak uygulamanın yasaklanması halinde mümkün olacaktır.
INTRODUCTION: In this article, we aim to discuss whether or not preimplantation genetic diagnosis (PGD) can initiate a process that leads to eugenics and the instrumentalization of mankind by making selection of savior siblings as donors possible. We also want to propose a justifiable basis for an appropriate legal restriction.
METHODS: We used a slippery slope argument which generally provides a means for opposing changes in the law regarding bioethical issues by clarifying possible negative consequences that may arise from it. The legal restriction claim has been placed on bioethically problematic PGD through the selected health description.
RESULTS: In Turkey, the only restriction on PGD is the restriction of gender selection. However, there are no prohibitions on the selection of savior siblings, and this falls within the scope of the funding policy of the Social Security Institution of Turkey since 2011. Screening for desirable traits, rather than "selecting for disease-free embryos", is likely to become a eugenic intervention and lead to "designer’s" babies to be born. Applying for PGD with the purpose of having a savior sibling would mean that the savior child will born mainly a donor-to be, not as an individual who is expected to lead a healthy life.
DISCUSSION AND CONCLUSION: Preventing PGD applications that may lead to positive eugenics which in itself carries a presumption of knowing what is teleologically good is possible by appropriate legal means, while maintaining the possibilities provided by it. The boundary between selecting healthy embryos and designing them can be determined by making a clear definition of ‘health’. Though aims at saving a human’s life, the action mentioned in the case of savior sibling application is equal to the instrumentalization of human beings and this can only be prevented by a prohibition of the practice.
Abstract | Full Text PDF

5.Engineering ethics education in Turkey
Cemal Taluğ, Hilal Kanber, Neyyire Yasemin Yalım
doi: 10.5505/tjob.2015.03164  Pages 202 - 212
Mühendisler toplumsal ve ekonomik yaşamımızın başlıca alanlarında yaratıcı, planlayıcı, tasarımcı ve uygulayıcı olarak hizmet vermektedirler. Mühendisin, insan yaşamına bu etkin müdahalesi kaçınılmaz olarak değer sorunlarını, etik eylemleri ve etik ilişkileri ortaya çıkarır. Günümüzde insanlık küresel ısınma, hızlı kentleşme, gelir dağılımındaki artan eşitsizlikler, yoksulluk ve açlığın engellenememesi, tükenen doğal kaynaklar, artan şiddet gibi pek çok sorunla karşı karşıyadır. Bu sorunların çözümünde mühendislerden önemli katkılar beklenmektedir. Değersel boyutları son derece belirleyici olan bu sorunlara çözüm üretmesi beklenen mühendislerin, etik konusunda yeterli donanıma sahip olmasının gereğine inanıyoruz.
Bu makalede, Türkiye’deki mühendislik eğitiminin tarihine kısaca değinildikten sonra, ülkemizde mühendislik meslek ilkelerinin belirlenip geliştirilmesi ve etik eğitiminin de ilk mühendislik lisans eğitim programlarına eklenmesinde alınan yol değerlendirilmiştir. Daha sonra söz konusu eğitimin içeriği tartışılmış ve bazı önerilerde bulunulmuştur.
Bugün ülkemizde etik konusu mühendislik eğitiminde önemle üzerinde durulan bir müfredat öğesi konumuna gelmiştir. Bunda meslek odalarının ve akreditasyon süreçlerinin önemli katkısı olmuştur.
Mühendislik programlarında etik eğitimi içerik açısından değerlendirildiğinde; eleştirel düşünceyi geliştirmek yerine, birörnek davranış biçimleri geliştirmeye daha uygun oluşu, eğitim içeriklerinin farklı mühendislik alanlarının farklı değersel sorunlarını yeterince dikkate almayacak kadar homojen olması, uzmanlaşma aşamasında araştırma ve yayın etiği dışında bir etik eğitimi yapılmaması, etik eğitiminin gerekliliği, etkililiği ve yararlılığı konusunda yeterli sayı ve içerikte araştırma bulunmaması konuları dikkat çekmektedir.
Mühendislik fakültelerinde sürdürülmekte olan etik eğitiminin geliştirilmesi için bu fakültelerde etik konusuyla özel olarak ilgilenen akademik bir yapılanmanın oluşturulması yararlı olacaktır. Söz konusu derslerde kullanılmak üzere, yerel nitelikleri de içeren eğitim materyallerinin geliştirilmesi de bir diğer öneri olarak sunulmaktadır.
Engineers serve as creators, planners, designers and practitioners in the main areas of our social and economic life. Engineers’ effective interventions in the human life inevitably raise value problems, ethical conducts and moral relationships. Facing many problems such as global warming, rapid urbanization, increasing inequality in income distribution, persistence of hunger and poverty, depleted natural resources and violence, humanity turns to engineers for solutions. All of these issues are value-laden; hence we are convinced that the engineers, being expected to solve them, have to be well-equipped in ethical reflection and decision-making.
In this article the history of engineering education has been sketched out, the determination process and development of the principles of engineering as a profession is mentioned; then the route taken for inserting ethics education in the undergraduate engineering curriculum will be summarized. Later on, the content of such education will be discussed and some suggestions are made.
Recently, ethics has become a particularly emphasized subject in the curriculum of engineering education in our country. Professional chambers and accreditation processes have crucial impact in this development.
As the ethics education being given in engineering programs evaluated contextually; the following features call attention: (a) it is more suitable for developing uniform attitudes rather than critical thinking, (b) too homogeneous to sufficiently take different value problems of various engineering fields into account, (c) lack of ethics education during the graduate level except research and publication ethics, and (d) lack of sufficient research on the necessity, effectiveness and usefulness of ethics education.
Our major recommendation is to establish academic structures dealing especially with ethical issues at the engineering faculties. Another suggestion is developing educational materials that depend on local experiences and case studies.
Abstract | Full Text PDF

6.How can ethics be taught in health sciences?
Cambridge Consortium of Bioethics Education Turkey Working Group
doi: 10.5505/tjob.2015.19483  Pages 213 - 224
Cambridge Biyoetik Eğitimi Konsorsiyumu, kişiler ve kurumları birlikte çalışarak ülkelerinde biyoetik eğitimini geliştirmeye teşvik etmek üzere 2011’de kuruldu. Bu amaçla, ülkelerin birbirleriyle karşılıklı projeler geliştirecekleri ve bilgi paylaşacakları Türkiye dahil ülke temelli çalışma grupları kurulmasına öncülük etti. Türkiye çalışma grubu, amaçlarını ve stratejilerini etik eğitimi ve ahlaki akıl yürütme hakkındaki farkındalığını artırmak ve bir dizi çalıştayla genel toplum için ve üniversitelerde ve hastanelerde etiğin nasıl öğretildiğini modellemek üzere profesyonellik müfredatlarıyla ilgili fikirleri paylaşmak olarak belirledi.
Türkiye Çalışma Grubu, üçüncü çalıştayını sağlık çalışanlarının ahlaki gelişimi bağlamında etik eğitimi metodolojisiyle ilgili var olan zorluklarla ilgili bir yaklaşım geliştirmeyi tartışmak için, “Sağlık bilimlerinde etik nasıl öğretilebilir?” teması üzerinde gerçekleştirdi. Çalıştay, bu soruyu yanıtlayarak, işbirliği ve etkileşimi önemine vurgu yapıp eğitimcileri ve profesyonelleri klişelerden özgürleştirerek yenilikçi eğitim yöntemleri için yollar aramaya cesaretlendirmeyi amaçlamıştır. Bu çalıştayda Grup tarafından atıfta bulunulan temaların sistematik olarak gözden geçirilmesinin, ileri tartışma ve uygulamalar için başlangıç oluşturacak yapısal bir temel olacağını düşünüyoruz.
Tıp eğitiminin öğrenme ortamının, öğrencinin mesleki beceriler, bilgi ve tutumları olduğu kadar etikle-ilişkili becerileri de edinmesi üzerinde hem olumlu hem de olumsuz etkileri vardır. Tıp eğitiminde daha öğrenci-merkezli ve mesleki değerler- yönelimli müfredatlara son yıllarda artan eğilim dikkate alındığında, bugün mezunların daha insancıl ve erdemli olması beklenebilir. Diğer yandan, öğrenciler doktor olma yolculuğuna başladıkları sırada genel olarak idealist ve merhametlidirler. Ancak, öğrencilerin iyi niyetlerine ve tıp fakültelerinin etik ve ilişkili beceri ve tutumları öğretme çabalarına rağmen, sağlık çalışanı olmaya doğru ilerleyen çoğu öğrencide er ya da geç kinisizm baş gösterir. Cambridge Biyoetik Eğitimi Konsorsiyumu Türkiye Çalışma Grubu, öğrenci merkezli ve mesleki değerler-yönelimli bir müfredatı, daha insancıl ve erdemli öğrenciler yetiştirme konusunda çözüm olarak önermektedir. Modern tıbbın ve tıp eğitiminin günümüzdeki yapısında bulunan engellere rağmen, etkili öğrenci-merkezli eğitim yöntemleri ve gizli müfredatın olumsuz etkileriyle başetmede ve sonuçta etik yeterlik, ahlaki farkındalık ve düşünümsel beceriler anlamında daha iyi donanmış sağlık çalışanları yetiştirmede yardımcı olacak çeşitli stratejiler mevcuttur.
The Cambridge Consortium of Bioethics Education was established by the Cambridge University Press in 2011 to encourage people and institutions to work together on developing bioethics education in their countries. To that aim, Consortium initiated country-based working groups including Turkey by setting up working groups to share information and develop mutual projects with each other. Turkey Working Group specified its aims and strategies to raise awareness in ethics education and moral decision making and share ideas on professionalism curricula in order to further model how bioethics is taught in universities, hospitals, and for the general public by a series of workshops.
The Turkey Working Group realized its third workshop on the theme “How can ethics be taught in health sciences?" to discuss developing an approach towards the current challenges of methodology of ethics education in the context of healthcare professionals’ moral development. By answering this question, the Workshop aimed to emancipate educators, professionals from clichés by encouraging them to seek ways for innovative educational methods, by giving emphasis on the importance of collaboration and interaction. We think the systematical review of the themes referred by the Group in this workshop, would be a useful initial structural ground for further discussions and implementations.
The learning environment of medical education has both negative and positive influences on students’ acquisition of ethics-related skills, as well as professional skills, knowledge and attitudes. Considering the recent trend in medical education towards more student-centered and professional values-oriented curricula, one should expect that today graduates are more humanistic and virtuous. On the other hand, students are generally idealistic and compassionate when they start the journey to become doctors. However, despite students’ good intentions and medical schools’ struggle for improving teaching of ethics, related skills and attitudes, cynicism emerges eventually in most of the students while they are becoming healthcare professionals. The Cambridge Bioethics Education Turkey Group proposes that a student-centered and professional values-oriented curriculum can help to raise more humanistic and virtuous students. Despite the barriers in the current structure of modern medicine and medical education, there are effective student-centered teaching methods and various strategies to overcome negative influences of the hidden curricula, which in the end help us produce better equipped healthcare professionals in terms ethical competency, moral awareness and reflective skills.
Abstract | Full Text PDF

ORIGINAL ARTICLE
7.Dentists’ patient preferences: a survey in the Adana sample
Funda Gülay Kadıoğlu
doi: 10.5505/tjob.2015.83803  Pages 225 - 234
GİRİŞ ve AMAÇ: Diş hekimliği, kendine özgü yapısı nedeniyle, hem hasta hem hekim için odağında stresin yer aldığı özel bir uğraş alanıdır. Diş hekiminden veya hastadan kaynaklanan tüm stres yaratıcı unsurlar başarılı bir tedavi için engel oluşturabilir ve diş hekimi-hasta ilişkisindeki stresin azalmasında diş hekimlerinin çalışmayı tercih ettikleri hastaların niteliklerini belirlemek yardımcı olabilir. Bu araştırma, diş hekimlerinin çalışmayı tercih ettikleri hastalara ilişkin niteliksel verileri yerel ölçekte saptayabilmek amacıyla gerçekleştirilmiştir.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Çalışma Adana İl Sağlık Müdürlüğüne bağlı Ağız-Diş Sağlığı Merkezlerinde görev yapan diş hekimleri üzerinde 2013 yılının Ekim ve Kasım aylarında düzenlenen Meslek İçi Etik Eğitimi etkinlikleri sırasında yürütülmüştür. Çalışma hakkında bilgi verilmesini takiben, veri toplama formu araştırmaya katılmayı gönüllü olarak kabul eden toplam 106 diş hekimine dağıtılmıştır. Kullanılan veri formu, tıp ve diş hekimliği literatüründeki benzer çalışmalardan derlenen bilgilerin çalışmamıza uyarlanmasıyla oluşturulmuştur. Veri toplama formunun ilk bölümünde demografik bilgiler yer almaktadır. Katılımcıların hasta tercihleri hakkındaki görüşlerine ilişkin ifadelerin bulunduğu ikinci bölümde ise iki adet sıralama sorusuna yer verilmiştir. İlk soruda diş hekimlerinden hastaya ait 20 olası niteliği; ikinci soruda ise “hastaya zarar verilmesi halinde ortaya çıkacak endişe verici durumlar” karşısında benimseyebilecekleri 5 tutumu sıralamaları istenmiştir. Her bir ifade için tüm katılımcıların 5 üzerinden verdikleri puan ortalamaları hesaplanmıştır. Verilerin istatistiksel analizi tanımlayıcı analizler, Ki-Kare testleri, Pearson korelasyon analizleri kullanılarak yapılmış; istatistiksel önem düzeyi p<0.05 olarak alınmıştır.
BULGULAR: Örneklem grubunu oluşturan 106 diş hekiminin 43’ü kadın, 63’ü erkektir ve yaş ortalaması 39’dur. Diş hekimlerinin bir günde baktığı hasta sayısı ortalaması 34’tür. Araştırmamıza katılan diş hekimlerinin çalışmayı tercih edecekleri hastalarda aradıkları nitelikler arasında puan ortalaması en yüksek olanlar “hekimine güvenme”, “iletişim kurma becerisi kuvvetli olma”, “klinik sorunu ifade edebilme” iken düşük puan verilen nitelikler “endişeli ve gergin olan hasta”, “maddi kazanç sağlamayan hasta” ve “belirlenmiş iş yüküne ek olarak gelen hasta” olarak sıralanmıştır.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Hekim ile hastası arasında kurulması gereken güvene dayalı ilişki diş hekimliği etiği açısından da önemli bir husustur. Diş hekimlerinin etkili iletişim kurulabilecek hastaları daha çok tercih etmeleri, hasta yoğunluğu nedeniyle sınırlı bir zaman diliminde çok sayıda hastayı muayene etmek zorunda kalmalarından kaynaklanmaktadır. Diş hekimleri “hastaya zarar verme durumunda vicdan azabı çekme” seçeneğine de en yüksek puanı vermiştir. Bu durum, hekimlik mesleğinin “ahlaki değerler” ile yoğrulmuş bir meslek olmasının bir yansıması olarak değerlendirilebilir. Ağız diş sağlığı hizmetinin kalitesinin arttırılmasında hastanın diş hekimleri hakkındaki görüşlerinin saptanmasının yanında, diş hekiminin hastalarını nasıl algıladığının araştırılması da önemlidir. Örneklem grubumuzdaki diş hekimlerinin çalışmayı tercih ettikleri hastalara ait niteliklerin göz önünde bulundurulması başarılı bir hasta-diş hekimi ilişkisinin kurulmasında anahtar rol üstlenebilir.
INTRODUCTION: Dentistry may be perceived as stressful by both dentist and patient, with one source of stress arising from the dentist–patient relation itself. The factors causing stress experienced by dentist or patient may act as a barrier to treatment and to determine the dentist preferences for patients may help to decrease this stress. The aim of this study was to examine dentist preferences for patients in regional scale.
METHODS: The sample for this study comprised 106 dentists working in oral and dental health care centers in Adana, Turkey.The data were collected in October and November of 2013 using the survey form during the ethics courses. The questionnaire form consisted of two parts. In the first part, there were some questions aiming to identify personal information. In the second part, there were two ranking questions. Firstly, the participants were asked to evaluate 20 potential qualifications for patients. Secondly the participants scored the 5 statements about “in the case of medical malpractice, the main concern will be …”. Descriptive statistics, chi-square tests and Pearson correlation tests were used for data analysis, with statistical significance set at P < 0.05.
RESULTS: The participants consisted of 106 dentists working in oral and dental health care centers (63 male and 43 female) and mean age was 39. The average number of patients seen per day by dentists was 34. Based on the results, while the most preferred qualifications were “patient is a person who has confidence in the dentist”, patient is a person "who has good communication skills” and “who explains his/her dental problems”; the less preferred qualifications were “patient is a person who are anxious”, “who are not willing to pay for recommended optimal care” and “who are leading to excessive workloads”.
DISCUSSION AND CONCLUSION: The relationship between patients and their physicians which is based on trust is important in terms of dental ethics. The reason of dentists’ preferences for “patients who has good communication skills” is the increase in number of daily patients in a limited time period. The statement of “in case of medical malpractice, my main concern will be guilty conscience” was the most rated by dentists. Therefore, it can be suggested that the medical profession contains deeply the moral values. Successful medical care requires ongoing collaboration between patients and physicians. Taking into account the dentists preferences for patients has a key role for a good physician-patient relationship in dentistry.
Abstract | Full Text PDF

BOOK REVIEW
8.Who was ''Doctor Death''?
Merve Bakırcı
doi: 10.5505/tjob.2015.77487  Pages 235 - 236
Abstract | Full Text PDF