Volume: 6  Issue: 3 - Autumn/Güz 2019
Hide Abstracts | << Back
EDITORIAL
1.Editorial
N. Yasemin Yalım
Pages 85 - 86
Abstract | Full Text PDF

ORIGINAL ARTICLE
2.Bibliometric Analysis of Research on Bioethics; WOS Example
Sercan Kürklü
doi: 10.5505/tjob.2019.52297  Pages 87 - 99
GİRİŞ ve AMAÇ: Doğası gereği oldukça geniş ve karmaşık bir konu olarak biyoetik için artık daha geniş bir literatürden söz edilebilir. Gün geçtikçe genişleyen böyle bir literatürde gelişmelere yetişmek ciddi zaman almaktadır. Bu nedenle biyoetik alanında yapılan çalışmaların incelenmesi, araştırılması ve kısa sürede literatür bilgisi sunmak ve bu alanda farkındalık oluşturmak adına uygulanan nicel araştırmaların başında bibliyometrik analizler yer alabilir.
Bu çalışmanın amacı 1975 – 2019 yılları arasında biyoetik alanında yayımlanan 10085 çalışmanın bibliyometrik analizlerini ve trendlerini ortaya koymaktır. Bu sayede araştırmacılara biyoetik ile ilgili araştırmaların en çok hangi alanda yapıldığı, hangi ülkelerde yapıldığı ve daha çok hangi dergilerde yayımlandığı hakkında temel bilgi sağlanması amaçlanmıştır.


YÖNTEM ve GEREÇLER: Web of Science Core Collection Veri tabanı kullanılarak “bioethics” konu başlığında tarama yapılmıştır. Çalışmalar ülke, dergi, yayın yılı, yayın sayısı, yayın türü, yayın dili ve konu eğilimleri ile araştırmaya destek veren üniversiteler bibliyometrik analizle incelenmiştir. Veriler ayrıca; Google Trends, Carrot ve Google Ngram gibi bazı araçlarla da detaylı analiz edilmiştir.
BULGULAR: Yapılan analizler sonucunda; “Biyoetik” alanında en fazla yayının 2015 yılında yapıldığı (n=733, %7,26), en fazla İngilizce (n=8441; %83,69), İspanyolca (n=762, %7,55), Fransızca (n=246, %2,44) dillerinde çalışma yapıldığı, araştırmaların en fazla Amerika (n=3682; %36,51), İngiltere (n=757; %7,50) ve Kanada (n=666; %6,60)’ da yapıldığı, Türkiye’nin ise literatüre 51 makale ile %0.50 katkı sağlayarak 31. sırada yer aldığı ve 7 Türkçe yayınlanmış çalışmanın olduğu görmekteyiz.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Biyoetik alanındaki çalışmalara en çok destek veren üniversiteler sıralamasında Toronto Üniversitesi ilk sırada yer almakta, Türkiye’den Ankara Üniversitesinin 11, Gaziantep Üniversitesinin sekiz, Gazi ile Hacettepe Üniversitesinin ise beşer makale ile katkıda bulunduğunu görmekteyiz. Biyoetik konusunda yapılan bu analizler ile çalışmalar için yol haritasının çıkarılması ile zaman yönetimi ve hedefe yönelik bir farkındalık oluşturacaktır.
INTRODUCTION: As a very wide and complex subject by nature, there is now a broader literature on bioethics. It is taking time to keep up with the developments in such an expanding literature. For this reason, bibliometric analysis can be one of the leading quantitative researches that are applied in the field of bioethics to investigate, research and present literature knowledge and to create awareness in this field. The aim of this study is to reveal the bibliometric analysis and trends of 10085 studies published in bioethics between 1975 and 2019. In this way, it is aimed to provide the researchers with a basic knowledge about the field in which bioethics researches are carried out the most, in which countries and in which journals they are published.

METHODS: Using the Web of Science Core Collection Database, "bioethics" was searched and the studies were examined as countries, journals, publication years, number of publications, publication types, publishing languages and subject trends, and universities supporting the research by bibliometric analysis. The data also includes; It has also been thoroughly analyzed with some tools such as Google Trends, Carrot and Google Ngram.
RESULTS: As a result of the analyzes; Most publication in bioethics were 2015 (n = 733, 7.26%), the highest number of studies were conducted in English (n=8441; %83,69), Spanish (n=762, %7,55), French (n=246, %2,44), Most of the researches were conducted in USA (n=3682; %36,51), England (n=757; %7,50) and Canada (n=666; %6,60). Turkey's contribution to the literature by providing 51 articles was 0.50% which ranks 31 and, there are 7 published studies in Turkish.
DISCUSSION AND CONCLUSION: The University of Toronto is ranked first in the list of universities that support bioethics studies, and we see that Ankara University from Turkey contributes 11 articles, Gaziantep University 8 articles and Gazi University and Hacettepe University contribute 5 articles. Bibliometric Analysis on bioethics, it will create time management and goal-oriented awareness by creating a roadmap for the studies.
Abstract | Full Text PDF

3.Fair Sharing Of Advanced Technology Medical Devices And Limited Resources Example Of Magnetic Resonance(MR) And Computerized Tomographic(CT) Devices
Elif Avaner
doi: 10.5505/tjob.2019.39306  Pages 100 - 108
GİRİŞ ve AMAÇ: Tıptaki klinik gelişmeler ve teknolojinin ilerlemesi, kanserli dokuların ileri teknoloji cihazlarla görüntülenmesi sayesinde kanser hastalarının yaşama tutunması sağlanarak yüz güldüren sonuçlar alınabilmektedir. Kutsal bir meslek olan hekimliğin böylesi mutluluk verici bir tarafı olduğu gibi insan yaşamını ilgilendiren karar verilmesi gereken zor bir yönü de bulunmaktadır. Günümüzde çoğu zaman hekimler ve sağlık yöneticileri sınırlı kaynakların adil paylaşımı konusunda önemli kararlar vermek zorunda kalabilmektedir. Sağlık hizmeti sunumunda bina, cihaz ve ekipman, yazılım, tıbbi malzeme ve ilaç ihtiyacı bulunması sebebiyle maddi kaynak kullanımı gerekliliği vardır. Bahsi geçen kaynaklar ülkemizin dışa bağımlı olduğu konular olmasının da etkisiyle daha da sınırlıdır. Etik sorunlar ortaya çıkmasını önlemek adına adil ve akılcı kullanımı zorunludur. Bu çalışmanın amacı ileri teknoloji görüntüleme cihazlarına erişim konusunu Manyetik Rezonans ve Bilgisayarı Tomografi örneklerinde adalet kavramı çerçevesinde incelemektir.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Sağlık istatistikleri verilerinden yararlanarak ülkemizdeki durumu uluslararası karşılaştırmalar yaparak etik yönden değerlendirme yapılmıştır. Ayrıca yararcı, liyakatçı, eşitlikçi, özgürlükçü yaklaşımlar ile adalet kavramı incelenerek teknolojik tıbbi cihazlara erişim ve kullanım konusunda değerlendirme yapılmıştır.
BULGULAR: Ülkemiz, sağlık istatistikleri verilerine göre yataklı tedavi kurumlarında; MR(Manyetik Rezonans görüntüleme) cihazı başına düşen görüntüleme sayısında dünyada birinci, BT (Bilgisayarlı Tomografi) cihazı görüntüleme sayısında dünya sıralamasına göre ikinci sıradadır. Bununla birlikte 1 milyon kişi başına düşen MR sayısında 24.sırada, Bilgisayarlı Tomografi cihazı sayısında ise 34.sıradadır.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Tıbbi cihaz kaynağının sınırlı olmasına, erişimde oldukça geride olmamıza rağmen görüntüleme sayısında dünya birincisiyiz. Kaynakların sınırlı oluşu ve sağlık yöneticileri tarafından etkin planlama yapılamaması; hekimleri yararlı olma ödevi ile adalet çerçevesindeki yükümlülükleri bakımından etik değerlendirme yapmak zorunda bırakmaktadır.
INTRODUCTION: Clinical advances in medicine and the advancement of technology and imaging of cancerous tissues with high-tech devices ensure the survival of cancer patients. Medicine, which is a sacred profession, both has a happy side and difficult side that decisions have to be made about human life. Today, physicians and healthcare managers often have to make important decisions about fair sharing of limited resources. Due to the need for buildings, devices and equipment, software, medical equipment and medicine in the provision of health services, financial resources are required. The mentioned sources are even more limited due to the fact that our country is dependent on external sources. Fair and rational use is mandatory in order to prevent ethical problems. The aim of this study is to examine the issue of access to high-tech imaging devices in the context of justice in Magnetic Resonance and Computer Tomography examples.
METHODS: Ethical evaluation of the situation in our country was made by making international comparisons using health statistics data. In addition, the concept of justice with the utilitarian, meritist, egalitarian and libertarian approaches has been examined and an evaluation has been made on the access and use of technological medical devices.
RESULTS: According to the statistics from our country, health statistics in inpatient treatment institutions; The number of imaging per MR (Magnetic Resonance Imaging) device is the first in the world and the CT (Computerized Tomography) device is the second in the world in terms of the number of imaging. However, it ranks 24th in the number of MRI per 1 million people and 34th in the number of computed tomography devices.
DISCUSSION AND CONCLUSION: Despite the limited availability of medical equipment and being far behind in access, we are the world's number one in imaging. Limited resources and ineffective planning by health managers; physicians are obliged to make ethical assessments in terms of their duty to be useful and their obligations under justice.
Abstract | Full Text PDF

REVIEW
4.Frightening Dark Side of the Human Genome Project; Creation of Privileged Superhumans
Seyhan Demir Karabulut, Naz Kasapoğlu, Ibrahem Arkan Amjad Kocak, İbrahim Berkay Külhaş, Ayşe Nur Andıran
doi: 10.5505/tjob.2019.52523  Pages 109 - 115
İnsan Genom Projesi (HUGO), DNA’nın yapısal ve işlevsel özelliklerine dayanılarak, günümüzde tedavisi olmayan pek çok genetik hastalığa yatkınlığı belirlemek, ilgili genlerin yerlerini, yapılarını aydınlatarak tanı ve tedaviyi sağlamak amacıyla 1990 yılında başlatılmıştır. HUGO söz konusu yararlarının yanısıra bireyler ve toplum açısından elde edilen bilginin hangi amaçlarla ve kimler tarafından kullanılacağı, genetik bilginin biyolojik silah olarak kullanılabilme riski, cinsiyet ayrımcılığı, hastalıkların öğrenilmesiyle kişide ve çevresinde yaratacağı psikolojik sorunlar, işe alımlarda genetiğe göre ayrımcılık ve genetik üstünlükler talebi gibi bazı korkulu rüyalara da sebep olabilmektedir.
Genetik üstünlükler talebinin içerisinde hastalıklı ve kusurlu genleri ortadan kaldırmaya yönelik uygulamaların yanısıra, daha zeki, daha uzun, daha güçlü olması için istekler olabilir mi? Bu talepler bizi “öjeni (doğuştan iyi oluş-ayrıcalıklı insan yaratma-kalıtımsal soyluluk)” kavramına yönlendirmektedir. “Öjeni” kavramının “kalıtımsal soyluluk” ve “ayrıcalıklı insan yaratma” anlamlarını biyoetik alanında kullanılan “yamaç aşağı kaymak” argümanı ile birlikte değerlendirirsek, argümanı şu şekilde formüle edebiliriz; ilk ve masum olan A adımı atıldığında, onu istenmeyen bir durumu tanımlayan B adımı takip edecektir ki B adımı etik olarak kabul edilemezdir.
HUGO’da 1. 2. ve 3. adım; genetik hastalığa yatkınlığı belirlemek, ilgili genlerin yerlerini, yapılarını aydınlatarak tanı ve tedaviyi olanaklı kılmak; 4. ve 5. adım; genlerin önceden belirlenmesi ve hastalıklı genlere sahip olmadan dünyaya gelmek; 6. adım; sosyal olarak arzu edilen genlerin sıklığını arttırmak, arzu edilmeyen genlerin sıklığını azaltmak, sarışın-renkli gözlü, zeki, entelektüel !! kişinin doğmasını sağlamak;7. adım; daha doğmadan oynanmış olan genleri sayesinde sosyal yaşantılarında, iş hayatlarında ayrıcalıklı insanlar… Görüldüğü üzere 1.2. ve 3. adım günümüzde beklenen ve arzulanan durumken, bir anda 7. adımda “genetik ayrımcılık” gibi ürkütücü durumla karşı karşıya olduğumuzu farkediyoruz.
Unutulmamalıdır ki, bir kez yamaç aşağı kaymaya başlayınca, değerlerin kontrol edilemez ve durdurulamaz bir noktaya sürüklenmesi kaçınılmazdır. Aslında bu endişeler uluslararası belgelerde HUGO’nun genetik ayrımcılık amaçlı kullanılamayacağının açık bir şekilde ifade edilmesine neden olmuştur. Ancak bununla birlikte genetik alan araştırmacılarının, etik değerlerin farkında olarak sorumluluklar alması gerekmektedir.
The Human Genome Project (HUGO) was initiated in 1990 to determine the susceptibility to genetic diseases lacking treatment based on the structural, functional characteristics of DNA and to provide diagnosis and treatment by discovering the locations, structures of genes. Despite the benefits HUGO offers to individuals and society in means of better treatments; possibility of genetic-specific discrimination and the demand for genetic superiorities in recruitment, causing psychological distress to patients and their relatives by making them go through the process of learning that they might develop a genetic disease make this project’s future outcome questionable.
Will there be requests to be more intelligent, taller, stronger, etc. in the search for genetic superiorities? These demands lead us to the notion of “eugenics (being born as ‘better humans’-creation of superhumans-hereditary nobility)”. If we discuss the concept of eugenics within the notion of “slippery slope” (as it is used in bioethics) we could formulate the argument in this way: when the first and innocent step A is taken, it is then followed by step B that defines an undesirable situation that is ethically unacceptable.
Step 1,2 and 3 in HUGO is determining the susceptibility to genetic diseases, making the diagnosis and treatment possible; Step 4 and 5 is pre-determination of genes and eliminating defective genes; Step 6 is increasing the frequency of socially desirable genes and ensuring conceiving a child with blond hair, colored eyes, intelligence, etc.; Step 7 is the existence of privileged people in social and business life due to prenatal gene alterations. As it could be seen clearly, step 1, 2 and 3 might be a desirable outcome today however we realize that we might face a daunting situation in the future such as “genetic discrimination” that occurs in step 7.
It should be reminded that once we start rolling down the hill of morals and values it is inevitable that our values will be dragged to an uncontrollable and unstoppable point. Nevertheless, genetic researchers should be aware of our ethical values and they must take precautionary measures accordingly besides the international limitations on HUGO’s usage.
Abstract | Full Text PDF

5.Examining the studies on determining the ethical awareness levels of nursing students
Yadigar Ordu
doi: 10.5505/tjob.2019.80774  Pages 116 - 121
Hemşirelik eğitimi, uygulama ve teorinin birbiri ile harmanlanarak sunulması gereken bir sağlık eğitimi alanıdır. Klinik uygulamalar, hem temel becerilerin geliştirilmesini hem de mesleki kimliğin kazandırılmasını sağlar. Eğitim sürecinde önemli bir yere sahip olan klinik uygulamalar stresli ve öngörülemeyen değişkenlere sahip klinik bir ortamda gerçekleştirilir. Klinik ortamda hemşirelik öğrencileri, gerek sağlık personellerinin, gerekse hastaların profesyonel olmayan tutum ve davranışları sonucunda birçok farklı etik sorun ile karşılaşabilmektedir. Karşılan etik sorunlar ise klinik öğrenmeyi olumsuz yönde etkilemektedir. Bu derlemede hemşirelik öğrencilerinin klinik ortamda karşılaştıkları etik sorunlar, bu sorunlara karşı etik farkındalıkları ve baş etme yöntemleri ele alınmıştır. Konu ile ilgili 2000-2018 yılları arasında yurt içi ve yurt dışında yapılan çalışma bulguları incelendiğinde; hastaya karşı dürüst olmama, statüye karşı muamele edilmesi ve hasta haklarının ihlal edilmesi gibi birçok farklı etik sorun ile öğrencilerin karşı karşıya kaldığı belirlenmiştir. Bu sorunlar karşısında öğrencilerin etik farkındalıklarının düşük ya da orta düzeyde olduğu, süreç yönetimine aktif olarak katılmadıkları ve hemşirelerin öğrencilere rol model olmadıkları saptanmıştır. Yapılan çalışmaların sonucunda; hemşirelikte etik eğitim müfredatının tekrar gözden geçirilmesi, hemşirelerin öğrencilere rol model olması ve mezuniyet sonrasında da etik eğitimine yer verilmesi önerilmektedir.
Nursing education is a field of health education that must be presented by blending practice and theory. Clinical practices provide both the development of basic skills and the acquisition of professional identity. Clinical applications, which have an important place in the education process, are carried out in a clinical environment with stressful and unpredictable variables. In the clinical setting, nursing students may encounter many different ethical problems as a result of the unprofessional attitudes and behaviors of both health personnel and patients. The ethical problems faced affect the clinical learning negatively. In this review, the ethical problems faced by nursing students in the clinical setting, ethical awareness and coping methods against these problems are discussed. When the findings of the study conducted in the country and abroad between 2000-2018 are examined; It has been determined that students are faced with many different ethical problems such as being dishonest with the patient, being treated against the status and violating the patient's rights. In the face of these problems, it was determined that students' ethical awareness was low or medium level, they did not actively participate in process management, and nurses were not role models. As a result of the work done; It is recommended to review the ethical education curriculum in nursing, to be a role model for nurses and to include ethical education after graduation.
Abstract | Full Text PDF

VOICE OF STUDENTS
6.Covid-19 and the Ethical Problems It Brings
Eylül Yalçınkaya
doi: 10.5505/tjob.2019.42204  Pages 122 - 127
Abstract | Full Text PDF

OTHER
7.Thanks to Reviewers

Page 128
Abstract | Full Text PDF