Cilt: 47  Sayı: 2 - 2017
Özetleri Gizle | << Geri
DERLEME
1.
HIV'in Güncel Tanı Algoritmi ve Gelişen Korunma Yöntemleri
Current Diagnostic Algorithm of HIV and Emerging Prevention Methods
Ferhat Gürkan Aslan, Mustafa Altındiş
doi: 10.5222/TMCD.2017.047  Sayfalar 47 - 60
İnsan immün yetmezlik virusu (Human Immunodeficiency Virus/HIV) edinilmiş bağışıklık yetmezliği sendromunun (Acquired Immunodeficiency Syndrome/AIDS) etyolojik ajanıdır. İlk olarak 1981 yılında tanımlanmış olan AIDS son 30 yılda yaptığı salgınla 35 milyondan fazla ölüme neden olmuştur. HIV/AIDS’in önlenmesi erken tanı, tedavinin başlatılması ve enfekte olmuş kişinin düzenli olarak plazma viral yükü açısından izlenmesini gerektirmektedir. Bunlara ilave olarak, doğru ve duyarlı testlerin kullanılması ile belirlenecek insidans bilgileri halk sağlığı çalışmalarında HIV’in önlenmesi çabalarına yardımcı olacaktır. Bu nedenle erken tanıya olanak sağlayacak daha uygun hasta başı test teknolojilerinin geliştirilmesi, HIV viral yükünün ölçülmesi, CD4 (+) hücre sayılarının belirlenmesi ve sonuçta AIDS hastalığının olmadığı yeni nesiller oluşturmak için viral bulaşın önlenmesi önemlidir.
Human Immunodeficiency Virus (HIV) is the etiologic agent of acquired immunodeficiency syndrome (AIDS). AIDS, first described in 1981, caused more than 35 million deaths in the last 30 years. Prevention of HIV/AIDS requires early diagnosis, initiation of treatment, and regular monitoring of the infected person in terms of plasma viral load. In addition, the incidence information which will be determined by the use of accurate and sensitive tests will help efforts to prevent HIV in public health studies. For this reason, the development of more appropriate point of care test technologies that will allow early diagnosis of HIV, measurement of viral load, and determination of CD4 (+) cell numbers are important. Consequently, it is important to prevent viral transmission in order to have new generations without AIDS disease.
Makale Özeti | Tam Metin PDF

ARAŞTIRMA MAKALESI
2.
Geri Çekilen Makale
Kişi Bilgisi Verilmeyecektir
Sayfalar 61 - 66
GİRİŞ ve AMAÇ: makale geri çekilmiştir
YÖNTEM ve GEREÇLER: makale geri çekilmiştir
BULGULAR: makale geri çekilmiştir
TARTIŞMA ve SONUÇ: makale geri çekilmiştir
Makale Özeti | Tam Metin PDF

3.
Klinik Örneklerden ve Havadan İzole Edilen Küf Mantarlarının İn Vitro Virülans Faktörlerinin ve Galleria mellonella Larva Ölüm Hızlarının Karşılaştırılması
Comparative Evaluation of in Vitro Virulence of Mould Isolates from Clinical Cases and from Air Samples and Their Mortality Rates in Galleria mellonella Larvae
Zemfira Aliyeva, Hatice Erdem, Ahmet Kamil Karakuş, Ayşe Kalkancı
doi: 10.5222/TMCD.2017.67  Sayfalar 67 - 77
GİRİŞ ve AMAÇ: Havada bulunan küfler fırsatçı mantar enfeksiyonlarının etkenidir. Fakat bu küflerin virülans özellikleri konusunda in vitro ve in vivo karşılaştırmalı çalışmalar sınırlıdır. Bu çalışmada, hastalardan ve havadan izole edilen küflerin virülans özellikleri karşılaştırılmıştır.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Toplam olarak 12 klinik izolat ve 14 hava izolatı kazein hidrolizi, fosfolipaz, esteraz, DNAz üretimi, eskülin hidrolizi, katalaz aktivitesi ve salgısal aspartil proteinaz üretimi bakımından incelenmiştir. Bu küfler Galleria mellonella larvalarına enjekte edilerek enfeksiyon
oluşturulmuştur. In vitro virülans faktörleri ve in vivo mortaliteleri karşılaştırılmıştır.
BULGULAR: Farklı kaynaklardan elde edilen küflerin in vitro ve in vivo virülans özellikleri arasında bir fark gösterilememiştir.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Bu çalışmanın gerçek insan enfeksiyonundaki yansımaları değerlendirilmelidir.
INTRODUCTION: Air-borne moulds are the causative agents of oppurtunistic fungal infections. However limited number of in vitro and in vivo comparative studies have been performed about virulence features of these moulds. In this study, we compared the virulence features of different moulds isolated from patients and air samples.
METHODS: A total number of isolates from 12 clinical samples and 14 air-borne moulds were evaluated as for casein hydrolysis, phospholipase, esterase activities, DNAse production, esculin hydrolysis, catalase activity and aspartyl proteinase production. Galleria mellonella
larvae were infected with these clinical and air-borne moulds. In vitro virulence factors and in vivo mortalities were compared.
RESULTS: We found no difference between in vitro and in vivo virulence features of the moulds isolated from different sources.
DISCUSSION AND CONCLUSION: The projections of this study on human infections should be evaluated.
Makale Özeti | Tam Metin PDF

4.
Karbapenem Dirençli Klebsiella pneumoniae İzolatlarında Karbapenemaz Saptanmasında Karbapenemaz İnaktivasyon Testinin Kullanımı
Use of Carbapenemase Inactivation Test in Detection of Carbapenemase Production among The Isolates of Carbapenem Resistant Klebsiella pneumoniae
Tayfur Demiray, Özlem Aydemir, Ümit Kılıç, Kerem Yılmaz, Mehmet Köroğlu, Mustafa Altındiş
doi: 10.5222/TMCD.2017.078  Sayfalar 78 - 82
GİRİŞ ve AMAÇ: Karbapenemaz üreten Enterobacteriaceae izolatlarının neden olduğu enfeksiyonlar tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de en güncel sağlık problemlerindendir. Karbapenem dirençli Klebsiella türlerinin neden olduğu salgınlar ve sporadik vakalar ülkemizde giderek artan sıklıkta rapor edilmeye başlanmıştır. Bu çalışmada moleküler metot ile karbapenemaz ürettiği doğrulanmış K. pneumoniae izolatlarında karbapenemaz inaktivasyon testinin tanısal değerinin modifiye Hodge testi ile kıyaslanması ve rutin laboratuvar pratiğinde kullanımının irdelenmesi amaçlanmıştır.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Hastanemizde 2014-2015 yılları arasında klinik örneklerden ve tarama numunelerinden izole edilen toplam 125 Klebsiella pneumoniae izolatı çalışma kapsamında değerlendirildi. Modifiye Hodge testi ve karbapenemaz inaktivasyon testinin değerlendirilmesi için karbapenemaz üreten karbapenem dirençli 60 izolat ve karbapenem duyarlı 60 izolat kullanıldı. Moleküler değerlendirme Gene-Xpert® sistemine ait Carba R kitleri (Cepheid, ABD) ile blaIMP-1, blaKPC, blaNDM-1,blaOXA-48 ve blaVIM gen bölgeleri araştırılarak yapıldı.
BULGULAR: Moleküler yöntem ile karbapenemaz kodlayan gen varlığı saptanan 60 Klebsiella izolatında modifiye Hogde testi ile 54 adet izolatta pozitif sonuç saptanırken, karbapenemaz inaktivasyon testinde 52 adet izolatta pozitiflik saptandı.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Moleküler yöntem altın standart olarak değerlendirildiğinde; modifiye Hodge testinin ve karbapenemaz inaktivasyon testlerinin duyarlılıkları sırasıyla 0,85 ve 0,80; özgüllükleri ise 0,95 ve 0,93 olarak hesaplanmıştır. Enzim inhibisyonuna bağlı fenotipik testler düşük maliyetli ve kolay uygulanabilir olmaları nedeniyle rutin uygulamalarda tercih edilebilmektedirler. Ancak bu testlerin duyarlılık ve özgüllüklerinin değişken olduğu unutulmamalıdır
INTRODUCTION: The infections caused by carbapenemase-producing Enterobacteriaceae isolates are the one of the most actual health problems in our country as well as all over the world. Epidemics and sporadic cases caused by carbapenem resistant Klebsiella species have begun to be reported increasingly from our country. In this study, we aimed to compare the diagnostic value of carbapenemase inactivation test with the modified Hodge test and to evaulate the use of carbapenemase inactivation test in routine laboratory practice in carbapenemase-producing K. pneumoniae isolates verified by molecular method.
METHODS: A total of 125 isolates of Klebsiella pneumoniae isolated from clinical specimens and screening specimens between 2014 and 2015 were evaluated. Carbapenemase-producing 60 isolates and carbapenem sensitive 60 isolates were used for evaluation of the modified Hodge test and carbapenemase inactivation test. Molecular evaluation was performed by investigating the blaIMP-1, blaKPC, blaNDM-1,blaOXA-48 and blaVIM gene regions with Carba R kits (Cepheid, USA) of the Gene-Xpert® system.
RESULTS: The modified Hogde test detected 54 out of 60 Klebsiella isolates, which were found to have carbapenemase encoding gene by molecular method; whereas carbapenemase inactivation test detected 52 isolates out of 60.
DISCUSSION AND CONCLUSION: When molecular method is regarded as gold standard, sensitivities of modified Hodge test and carbapenemase inactivation test were 0,85 and 0,80; specificities were calculated as 0,95 and 0,93, respectively. Phenotypic tests depending on enzyme inhibition can be preferred in routine practice since they have low cost and are easy-to-apply. However, it should not be forgotten that the sensitivity and specificity of these tests are variable.
Makale Özeti | Tam Metin PDF

5.
Staphylococcus aureus Suşlarında Makrolid, Linkozamid ve Streptogramin B Direncinin Fenotipik Yöntemlerle Belirlenmesi ve Kinupristin/Dalfopristinin In Vitro Etkinliğinin Araştırılması
Determination of Macrolide, Lincosamide and Streptogramin B Resistance in Staphylococcus aureus Strains by Phenotypical Methods and Investigation of In Vitro Activity of Quinupristin/Dalfopristin
Muharrem Çiçek, Özlem Tuncer, Banu Sancak, Burçin Şener
doi: 10.5222/TMCD.2017.083  Sayfalar 83 - 88
GİRİŞ ve AMAÇ: Staphylococcus aureus suşlarında artan metisilin ve makrolid direnci birçok ülkede önemli bir sorundur. Protein sentez inhibitörü olan kinupristin/dalfopristin (K/D), stafilokoklara ve diğer Gram pozitif bakterilere karşı etkili streptogramin grubu bir antibiyotiktir. Bu çalışmanın amacı, Mayıs 2015 - Nisan 2016 tarihleri arasında Hacettepe Üniversitesi hastanelerinde klinik örneklerden izole edilmiş metisiline dirençli (MRSA) ve duyarlı S. aureus (MSSA) suşlarında makrolid-linkozamid-streptogramin B (MLSB) direnç fenotiplerinin belirlenmesi ve bu izolatlara karşı kinupristin/dalfopristinin in vitro aktivitesinin araştırılmasıdır.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Toplamda 151 S. aureus izolatı çalışmaya dâhil edilmiştir. İzolatlar konvensiyonel yöntemler ve VITEK MS (bioMérieux, Fransa) ile tanımlanmıştır. İzolatlardaki metisilin direnci sefoksitin (30 μg) disk difüzyon yöntemi ile belirlenmiştir. MLSB direnci eritromisin
(15 μg) ve klindamisin (2 μg) disklerinin kullanıldığı D-test yöntemi ile araştırılmıştır. İzolatların metisilin, eritromisin, klindamisin ve K/D’e karşı in vitro duyarlılıkları EUCAST rehberine göre disk difüzyon yöntemi ile belirlenmiştir.
BULGULAR: Değerlendirilen 151 S. aureus izolatının 44’ü MRSA, 107’si MSSA olarak belirlenmiştir. MLSB direnci gösteren 48 S. aureus izolatının %50’sinin (24/48) indüklenebilir, %14.6’sının (7/48) yapısal ve %35.4’ünün (17/48) MSB fenotipinde olduğu görülmüştür. Tüm S. aureus izolatları K/D’e karşı duyarlı bulunmuştur.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Sonuç olarak, verilerimiz K/D’nin, MLSB direnci olsa dahi hem MRSA hem de MSSA izolatlarına karşı in vitro koşullarda etkin olduğunu ortaya koymaktadır.
INTRODUCTION: The increasing resistance against methicillin and macrolide in Staphylococcus aureus strains is an important problem in many countries. Quinupristin/dalfopristin (Q/D) which is a ribosomal protein synthase inhibitor, is a member of streptogramin group of antibiotics effective against staphylococci and other gram positive bacteria. In this study, we aimed to investigate the MLSB phenotypes and in vitro activity of Q/D among methicillin-resistant (MRSA) and methicillin-sensitive S. aureus (MSSA) strains isolated from
clinical samples of patients between May 2015 and April 2016 in Hacettepe University hospitals.
METHODS: A total of 151 S. aureus strains were included in the study. The isolates were identified by using conventional methods and VITEK MS (bioMérieux, France). The resistance of the isolates to methicillin, has been determined with sefoxitin (30 μg) disc diffusion MLSB
resistance was investigated by D-test method using erythromycin (15 μg) and clindamycin (2 μg) disks. Susceptibilities of isolates to methicillin, erythromycin, clindamycin and Q/D were determined by D-test method using erythromycin (15 μg)and clindamycin (2 μg) disks.
RESULTS: Of the 151 S. aureus isolates, 44 were MRSA and 107 were MSSA. Of the 48 MLSB resistant S. aureus isolates, 50% (24/48) revealed inducible type, 14.6% (7/48) constitutive type and 35.4% (17/48) MSB type MLS resistance. All S. aureus strains were found to be susceptible to Q/D.
DISCUSSION AND CONCLUSION: The results of the present study demonstrated that Q/D exhibited in-vitro inhibitory activity against both MRSA and MSSA isolates with or without MLSB resistance.
Makale Özeti | Tam Metin PDF

6.
Kan Kültüründe Koagülaz Negatif Stafilokok Üreyen veCDC Kriterlerine Göre Etken/Kontaminant Ayrımı Yapılan Hastaların Demografik ve Bazı Klinik Özelliklerinin Karşılaştırılması
Comparison of Demographic and Some Clinical Features of Patients Whose Blood Cultures Revealed Growth of Coagulase Negative Staphylococci and Differentiation Between Infectious Agent and Contaminant was Performed According to the CDC Criteria
Yasemin Derya Gülseren, Ayşe Esra Karakoç, Gamze Türkoğlu, Cemal Bulut
doi: 10.5222/TMCD.2017.089  Sayfalar 89 - 93
GİRİŞ ve AMAÇ: Koagülaz negatif stafilokoklar (KNS) sağlık hizmeti kaynaklı dolaşım sistemi enfeksiyonlarına neden olurlar ve aynı zamanda deri
florasının elemanıdırlar. Çalışmamızda KNS üremesi belirlenen kan kültürlerinde etken/kontaminant ayrımı için hastaların çeşitli klinik
ve laboratuvar parametrelerinin kullanımının değerlendirilmesi amaçlandı.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Kan kültürlerinden izole edilen KNS kökenlerinin etken ya da kontaminant olarak sınıflanması hastanemiz enfeksiyon kontrol ekibinin CDC kriterlerini esas alarak yaptığı değerlendirmeye göre yapıldı. Çalışmada, KNS’ye bağlı kan dolaşımı enfeksiyonu olduğu düşünülen 25 hasta etken grubunu oluşturdu. Benzer demografik özelliklere sahip olan ve KNS üremesinin kontaminasyon olarak değerlendirildiği 50 hasta kontrol grubu olarak belirlendi. Kategorik değişkenler arasındaki ilişkilerin değerlendirilmesinde, Pearson’un ki-kare testi veya Fisher’in kesin ki-kare testi, gruplar arası ortalama karşılaştırmasında Mann-Whitney U testi kullanıldı. İstatistiksel önemlilik için p<0.05 anlamlı kabul edildi ve istatistiksel analizlerin tümünde SPSS 21.0 paket programı kullanıldı.
BULGULAR: İki grup arasında çeşitli laboratuvar ve klinik parametreler karşılaştırıldı. Santral venöz kateter varlığı (p=0.02) ve enfeksiyon öncesi hastanede yatış süresi (p=0.001) yönünden gruplar arasında anlamlı düzeyde fark bulundu. Bir veya daha fazla SIRS kriterinin varlığı (ateş>38°C veya <36°C, kalp hızı >90/dakika, lökosit sayısı >12000 veya <4000/mm3, immatür nötrofil oranı >%10) karşılaştırıldı.
İki grup arasında bir veya daha fazla SIRS kriterine sahip olma bakımından da anlamlı farklılık yoktu (p=0.3).
TARTIŞMA ve SONUÇ: Kan kültür setinde üreyen KNS’lerin etken/kontaminant ayrımını yapmak oldukça zor bir karardır. İkinci bir kan kültürü seti gönderilmediyse bu kararı vermek daha da zorlaşır. Laboratuvar hastaya ait çeşitli klinik ve laboratuvar parametrelerini göz önünde bulundurularak bir sonuca ulaşmaya çalışır. Çalışmamızda, ateş, kalp hızı, beyaz küre sayısı, sistololik ve diyastolik kan basıncı, cerrahi girişim, diyaliz kateteri varlığı ve metisilin direnci doğru sonuca ulaşmada yardımcı olmamıştır. Kan kültürlerinde üreyen KNS kökenlerinde etken/kontaminant ayrımı günlük pratikte hem rutin mikrobiyoloji laboratuvarları, hem de klinisyenler için önemli bir sorun olmaya devam edecek gibi görünmektedir.
INTRODUCTION: Coagulase negative staphylococci (CoNS) cause health care associated circulatory system infections. They are also the inhabitants of
normal skin flora. In this study we aimed to evaluate use of various clinical and laboratory parameters of the patients whose blood cultures revealed growth of CoNS so as to differentiate between infectious agent and contaminant in the blood cultures of these patients.
METHODS: The classification of CoNS isolated from the blood cultures as a real pathogen or a contaminant was based on the evaluation of the infection control team that used the CDC criteria. According to this evaluation the study group with CoNS as the infecting agent consisted of 25 patients and the control group with CoNS as the contaminant consisted of 50 patients. The clinical and laboratory
parameters were compared using the software of SPSS 21.0. Mann-Whitney U test was used to compare means of the study parameters. Pearson’s khi-square test and Fisher’s exact khi-square test were used to compare the categorical variables.
RESULTS: Two groups were compared in terms of clinical and laboratory parameters. The presence of central venous catheter (p=0.02) and
duration of stay in hospital prior to infection (p=0.001) was significantly different between groups. Presence of one or more SIRS criteria (temperature >38°C or <36°C, heart rate >90bpm, leucocyte count >12000 or <4000/mm3, percentage of immature neutrophils >10%) was also compared. There was no difference between two groups in terms of presence of one or more SIRS criteria.
DISCUSSION AND CONCLUSION: It is hard to differentiate between a pathogen/contaminant CoNS isolated from blood culture set of a patient. The decision becomes even harder if a second blood culture set has not been sent. The laboratory tries to come to a conclusion by considering clinical
and laboratory parametres concerning the patient. In our study fever, heart rate, white blood cell count, systolic and diastolic blood
pressures, presence of a dialysis catheter, surgery and resistance to methicilline per se did not not help to arrive at a correct conclusion. Differentiation between pathogen and contaminant CoNS grown in blood cultures seems to continue to be one of the most problematic issues in daily practice with respect to both routine microbiology laboratories and clinicians.
Makale Özeti | Tam Metin PDF

OLGU SUNUMU
7.
Gemella haemolysans’ın Etken Olduğu Bir Ampiyem Olgusu
An Empyema Case That is Caused by Gemella haemolysans
Esra Kaya, Muhammet Sayan, Mahmut Tokur, Murat Aral
doi: 10.5222/TMCD.2017.094  Sayfalar 94 - 96
On dokuz yaşında Ewing sarkom tanısıyla takip edilen hastada, nefes darlığı nedeni ile çekilen toraks bilgisayarlı tomografisinde, sağ akciğerde loküle sıvı saptanması nedeni ile hastaya torasentez yapılmıştır. Torasentez sonucunda ampiyem olduğu belirlenmiştir. Belirli zaman aralıkları ile yapılan üç ardışık plevral sıvı kültüründe etken olarak Gemella haemolysans saptanmıştır. Yapılan antibiyogramında amoksisilin/klavulonik asit, ampisilin/ sulbaktam, tetrasiklin, seftazidim, siprofloksasin ve levofloksasine dirençli imipeneme duyarlı bulunmuştur. Antibiyogram sonucuna göre imipenem tedavisi alan hasta klinik ve radyolojik bulguların gerilemesi üzerine taburcu edilmiştir.
A 19 year- old patient monitored with the diagnosis of Ewing sarcoma underwent thoracentesis to relieve locular effusion detected in the right lung visualized on thorax computed tomography obtained because of the dyspneic complaint of the patient. Thoracentesis revealed the presence of empyema. Gemella haemolysans was isolated in three consecutive pleural fluid culture implemented at determined intervals. According to antibiotic susceptibility tests this agent was found to be susceptible to imipenem, and resistant to amoxicilline/clavulanic acid, ampiciline/sulbactam, tetracycline, ceftazidime, ciprofloxacin and levofloxacin. The patient receiving imipenem treatment according to antibiogram results was discharged upon regression of his?her? clinical and radiological findings.
Makale Özeti | Tam Metin PDF