Koroner bifurkasyon lezyonlarının klinik ve morfolojik değerlendirilmesiMustafa Kurt1, Ibrahim Halil Tanboga2, Mehmet Fatih Karakaş1, Eyup Büyükkaya1, Adnan Burak Akçay1, Nihat Şen1, Enbiya Aksakal21Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kardiyoloji Ana Bilim Dalı, Hatay 2Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kardiyoloji Ana Bilim Dalı, Erzurum
Amaç: Koroner bifurkasyon lezyonlarının anatomik ve morfolojik özelliklerini araştırmayı Çalışma planı: Çalışmaya koroner anjiyografi yapılan 542 stabil hasta alındı. Bifurkasyon lezyonları en az 2.5 mm çaplıve en az %50 darlık olan ana dal ve yan dal lezyonları olarak tanımlandı. Bu ölçütler kullanılarak, bifurkasyon lezyonlarının varlığı ve sayısı, bu lezyonların bulunduğu damarlar, Medina sınıflandırmasına göre lezyonun tipi ve bifurkasyon lezyonunun açısı belirlendi. Bulgular: Bifurkasyon tanımına göre hastaların %19.3’ünde(n=105) bifurkasyon lezyonu vardı. Bunların %77’sinde, bifurkasyon açısı 70°’nin altında idi. Tüm lezyonların yaklaşık %37’si Medina 1.1.1 sınıflandırması ile uyumlu idi. Tümbifurkasyon lezyonlarının yaklaşık %56’sı sol ön inen arter (LAD), %25.4’ü sirkumfleks arter (Cx) ve %12.5’i sağ koroner arter (RCA) bölgesinde idi. Medina 1.1.1 tip lezyonlar ensık LAD ve RCA’da gözlenirken en az Cx ve sol ana koroner bölgesinde saptandı. Diyabet bifurkasyon lezyonu olan hastalarda olmayanlara göre anlamlı olarak yüksek sıklıkta saptandı. Sonuç: Bifurkasyon lezyonları koroner anjiyografi pratiğinde sıkça gözlenmektedir. Bunların anjiyografik özellikleri ve bu lezyonların klinik durumla ile ilişkisi uygun girişimsel tedavinin seçiminde çok önemli olabilir. Anahtar Kelimeler: Anjiyoplasti, balon, koroner, çatallanma lezyonları; koroner anjiyografi; koroner darlık.
Clinical and morphological evaluation of coronary bifurcation lesionsMustafa Kurt1, Ibrahim Halil Tanboga2, Mehmet Fatih Karakaş1, Eyup Büyükkaya1, Adnan Burak Akçay1, Nihat Şen1, Enbiya Aksakal21Department of Cardiology, Mustafa Kemal University, Faculty of Medicine, Hatay, Turkey 2Department of Cardiology, Atatürk University Faculty of Medicine, Erzurum, Turkey
Objectives: We aimed to investigate the anatomical and morphological characterization of coronary bifurcation lesions. Study design: The study population consisted of 542 stable patients who underwent coronary angiography. Bifurcation lesions were defined as a lesion ≥50% diameter stenosis involving a main branch and/or contiguous side branch with a diameter of ≥2.5 mm. Using these criteria, the presence and number of bifurcation lesions, bifurcation lesion location, lesion classification according to Medina classification and the angle of the bifurcation lesion were determined. Results: According to the bifurcation definition 19.3% (n=105) of our patients had bifurcation lesions. In 77% of all bifurcation lesions, the bifurcation angle was <70°. About 37% of all lesions were concordant with the Medina 1.1.1 classification. Approximately 56% of bifurcation lesions were in the LAD region, 25.4% in the Cx region, and 12.5% in the RCA region. Medina 1.1.1 was the most frequently observed in the LAD and RCA regions, while it was least common in the Cx and LMCA regions. Diabetes was observed to be significantly higher in those with bifurcation lesions than in those without. Conclusion: Bifurcation lesions are frequently observed in coronary angiography practice. Angiographic characteristics and the relationship of these lesions with clinical conditions may be a crucial factor in choosing the appropriate interventional procedure. Keywords: Angioplasty, balloon, coronary, bifurcation lesions; coronary angiography; coronary stenosis.
Mustafa Kurt, Ibrahim Halil Tanboga, Mehmet Fatih Karakaş, Eyup Büyükkaya, Adnan Burak Akçay, Nihat Şen, Enbiya Aksakal. Clinical and morphological evaluation of coronary bifurcation lesions. . 2013; 41(3): 207-211
Sorumlu Yazar: Mustafa Kurt, Türkiye |
|