Volume: 4  Issue: 4 - Winter/Kış 2017
Hide Abstracts | << Back
EDITORIAL
1.Editorial
N. Yasemin Yalım
Pages 141 - 142
Abstract | Full Text PDF

LETTER TO THE EDITOR
2.Turkish Bioethics Association IX. National Bioethics Congress, Mersin-2018
Abdullah Yıldız, Ayşe Kurtoğlu
doi: 10.5505/tjob.2017.15870  Pages 143 - 144
Abstract | Full Text PDF

ORIGINAL ARTICLE
3.Breaking bad news during antenatal care
Sebahat Atar
doi: 10.5505/tjob.2017.35220  Pages 145 - 157
Hasta ile hekim arasındaki iletişimin en hassas olduğu anlardan birisi hekimin hastasına kötü haber verdiği zamandır. Kötü haberin uygun şekilde verilmemesi halinde etik açıdan hastaya yararlı olma veya zarar vermeme ilkesi çiğnenmekte; yetersiz bilgilendirme hastanın doğru karar almasını olumsuz etkileyerek özerkliğine zarar vermektedir. Bu nedenle kötü haberin hastaya uygun şekilde verilmemesi bir etik ve hukuki sorun oluşturmaktadır. Son zamanlarda, en önemlisi ultrason teknolojisi olmak üzere, doğum öncesi tanı araçlarındaki ilerlemeler ile pek çok fetal ve jinekolojik patolojinin gebelik esnasında tanısının konulması mümkün hale gelmiştir. Dolayısı ile saptanan bu patolojilere ilişkin kötü haber verme sorumluluğu da doğum öncesi bakımının klinik pratiğine eklenmiştir. Tıp fakültelerinin yanısıra uzmanlık ve yan dal uzmanlık eğitimleri esnasında kötü haber verme ile ilgili eğitim genellikle verilmemekte veya yüzeysel olarak anlatılmaktadır. Etik kavramların ve bireyin haklarının giderek önem kazandığı günümüzde tanısı konulan ciddi bir patoloji için yapılacak görüşmenin bu konuda eğitim alınmaksızın gerçekleştirilmesi doğru bir yaklaşım değildir. Bu makalede, gebelikte kötü haber verme konusunda başta hekimler olmak üzere ilgili sağlık personelinin konuya ilişkin bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi amaçlanmıştır.
One of the most sensitive moments during communication between the patient and the physician is the moment that the pysician gives bad news to his patient. If bad news is not given properly, the principle of being beneficial or harmless to the patient in terms of ethics is violated; inadequate information do harm the autonomy of the patient by negatively affecting the right decision of the patient. For this reason improperly breaking bad news to patient pose an ethical and legal problem. As a result of the recent advances in prenatal diagnostic tools, especially in ultrasound technology, it is now possible to diagnose many fetal and gynecologic pathologies during pregnancy. Therefore, the responsibility of breaking bad news about these pathologies has also been added to the clinical practice of antenatal care. Education about breaking bad news is generally not given during medical faculty or speciality and subspeciality training or it is provided in a limited way. Nowadays in which ethical concepts and individual rights are increasingly becoming important, it is not a correct approach breaking bad news for a diagnosed serious pathology without training in this regard. In this article, it was aimed to inform and raise awareness of related medical personnel, especially physicians, regarding the issue of breaking bad news during pregnancy.
Abstract | Full Text PDF

4.Feminist ethical approach to termination of pregnancy
Berat Alp Çevlikli
doi: 10.5505/tjob.2017.63935  Pages 158 - 164
GİRİŞ ve AMAÇ: Feminizm, erkek egemen toplumun hayatın neredeyse her alanında kadınlara yaptığı baskılara etik bir karşı çıkış olarak doğmuştur. Kadınların geçmişte ve günümüzde bu baskıları en çok hissettikleri alandan birisi de istenmeyen gebeliklerin sonlandırılması konusudur. Bu çalışma, feminist teorisyenlerin ve destekçilerinin istenmeyen gebeliklerin sonlandırılmasını ne şekilde algıladıklarını ve hangi argümanlarla bunu savunduklarını veya karşı çıktıklarını analiz etmeyi amaçlamıştır.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Çalışmada; kendi kişisel kitaplığımdan, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kütüphanesi'nden, Marmara Üniversitesi Prof. Dr. Orhan Oğuz Merkez Kütüphanesi'nden, Marmara Üniversitesi Kütüphanesi'nin İnternet üzerinden sunmuş olduğu veritabanlarına uzaktan erişim olanağından yararlanılarak kaynakça bölümünde belirtilmiş olan metinlere ulaşıldı.
BULGULAR: -
TARTIŞMA ve SONUÇ: Çalışma, feminist etik açısından gebeliğin sonlandırılması ile ilgili daha önce yazılmış derleme metinleriyle uygun olarak bir tarafı veya görüşü savunmamaktadır. Fakat çalışma göstermektedir ki feminizm düşüncesi günümüzden yalnızca 250 yıl, akademik camiada taraftar bulan ve özünden gelen eleştirel boyutunun yapıcılık kazanarak ciddi temelleri olan felsefi bir düşünce olduğu kabul edilmesi ise günümüzden yalnızca 50 yıl öncesine dayanmaktadır. Dolayısıyla, feminist düşünceler, gebeliğin sonlandırılmasıyla ilgili yazılan tıbbi, hukuki, felsefi vb. metinlerde daima yer bulmalı, sesine daha çok kulak verilmeli, düşünsel içeriği her fırsatta geliştirilmelidir.
INTRODUCTION: Feminism was born as an ethical opposition to the women's oppression by patriarchal society in almost every aspects of life. Termination of an unwanted pregnancy is one such aspect of life where this oppression is felt most intensively both in the past and still today. The aim of this study is to analyze how the feminist theorists and their supporters percieve the issue of termination of pregnancy and with which arguments they defend or object it.


METHODS: The texts and books which were used in this study are accessed via my own personal library, Library of Marmara University Faculty of Medicine, Prof.Dr Orhan Oğuz Central Library of Marmara University and the remote access service to the databases of Marmara University Library which is offered by the library's itself.
RESULTS: -
DISCUSSION AND CONCLUSION: The study, in accordance with the neutral stance of the previous revisionary texts written on the termination of pregnancy, doesn't support any specific thought or side regarding feminist ethical approach to the termination of pregnancy. But the study shows that feminism has been in this world not more than 250 years and in the academic field not more than 50 years as a serious philosophical idea which gained supporters and a constructive stance by going beyond it's critical nature. Ergo, feminist views should be voiced more, should be taken more seriously and it's intellectual content should be improved whenever possible in the philosophical, medical, legal, etc. texts written on the termination of pregnancy.
Abstract | Full Text PDF

5.An evaluation of perspectives on animal researches of Baskent University term II students in Faculties of Medicine and Law
Rıfat Vedat Yıldırım, Ersin Öğüş, Gizem Atgüden, Can İbiş, Barış Eser, Denizhan Akpınar, Zeynep Balaban, Ezgi Avşaroğlu
doi: 10.5505/tjob.2017.43534  Pages 165 - 176
GİRİŞ ve AMAÇ: Bu çalışmada tıp eğitimi alan öğrencilerin hayvan deneylerine olan bakış açısının tıp eğitimi almayan öğrencilerden farklı olup olmadığı ve eğer bir farklılık varsa bu farkın istatistiksel olarak değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Çalışmada Joffie ve ark.’nın çalışmasında yapılan anket Türkçeye çevrilip kullanılmıştır. Yapılan öndeğerlendirmeye göre Tıp Fakültesi 2. sınıf öğrencilerinden 29, Hukuk Fakültesi 2. sınıf öğrencilerinden 59 kişi olmak üzere toplam 88 katılımcıya anket uygulanmıştır. Katılımcılara bilgilendirme yapıldıktan sonra, hayvan deneyleri ile ilgili önce bir argüman (A) sunulup bu argümana katılıp katılmadıkları ve her argümanı takiben karşı argümanların (KA) argümanı daha az inandırıcı hale getirip getirmediği sorgulanmıştır. Aynı zamanda karşı argümanlar ile ikna olanların yüzdeleri karşılaştırılmıştır.
BULGULAR: Katılımcıların 29’u (%33,00) erkek, 59’u (%67,00) kadındır.
Bölümlerin ikna olma yüzdelerine bakıldığında ise KA1.1 ve KA2.3 ile ikna olma oranının her iki grupta da düşük olduğu görülmektedir. KA1.1, KA1.2, KA2.2, KA3.1, KA3.2 ile ikna olan Tıp öğrencilerinin oranı Hukuk öğrencilerinden fazladır.
A5, A6 ve A7’ye Tıp öğrencilerinin “Evet” yanıtı verme oranı Hukuk öğrencilerine göre düşüktür.
KA5 ve KA6 ile ikna olma yüzdelerinin her iki bölüm için de düşük olduğu görülmektedir. Tıp öğrencilerinin KA5 ve KA7 ile ikna olma oranı Hukuk öğrencilerinden düşüktür, KA6’da ise yüksektir.
A8, A11 ve A12’de Tıp öğrencilerinin “Evet” yanıtı verme oranı Hukuk öğrencilerine göre yüksek olup, A9 ve A10’da ise düşüktür.
Ancak tüm bu oranlar arasındaki farklar istatistik olarak anlamlı değildir.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Anket, 29’u Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi ve 59’u Hukuk Fakültesi öğrencisi toplam 88 öğrenciye uygulanmıştır. Joffie ve ark.’nın çalışmasında ise anket sorularını 1220 tıp dışı, 194 tıp öğrencisi ve 19 bilim insanı yanıtlamıştır (toplam 1433).
Joffie ve ark. araştırmalarında tıp dışı katılımcılar ile tıp öğrencileri arasındaki yüzde farklarına ilişkin bir “p değeri” vermediklerinden bu farkların istatistik olarak anlamlı olup olmadıklarına dair elimizde bir bilgi mevcut değildir. Bu nedenle karşılaştırma ancak bizim çalışmamızda elde edilen yüzdeler arasında yapılabilir.
Örneğin, KA1.1 ile bizim çalışmamızda Hukuk öğrencilerinin ikna olma oranı %14,30 iken, Joffie ve ark’nın çalışmasında tıp dışı katılımcılarda ikna olma oranını %92’dir. KA2.1, KA2.3, KA4, KA5, KA7, KA9.2, KA9.4 ve KA11.1 ile Hukuk öğrencilerinin ikna olma oranlarının Tıp öğrencilerinden yüksek olduğu görülmektedir. Ancak oranlar arasındaki bu farklar istatistiksel olarak anlamlı olmadığından hipotezimiz doğrulanamamıştır. Araştırmanın daha büyük bir örneklem genişliği ve daha heterojen bir katılımcı grubuna uygulanması ile sonucun değişip değişmeyeceğinin sorgulanması önerilmektedir.
INTRODUCTION: In this study, it was aimed to determine whether the view of medical students from animal experiments is different from those who did not receive medical education and if there is a difference, this difference should be evaluated statistically.
METHODS: The survey conducted in the study of Joffie et al. was translated into Turkish. According to the preliminary study, a total of 88 participants, 29 of whom were 2nd grade students of the Faculty of Medicine and 59 of the second year students of the Law Faculty, were administered the questionnaire. After the participants had been informed, it was asked whether they were offered an argument (A) for animal experiments and whether or not they participated in the argument and also it is questioned whether the counter arguments (CA) make the argument less convincing. The percentage of those who were persuaded by counter arguments was compared.
RESULTS: Twenty-nine of the participants (33,00%) were male and 59 (67,00%) were female.
When the percentages of persuasion of the sections are examined, it is seen that the rate of convincing with CA1.1 and CA2.3 is low in both groups.
The proportion of medical students convinced by CA1.1, CA1.2, CA2.2, CA3.1, CA3.2 is higher than that of Law students.
In A5, A6 and A7, Medical students are less likely to respond "Yes" than Law students.
The percentage of convincing with CA5 and CA6 seems to be low for both parts. The rate of convincing Medical students with CA5 and CA7 is lower than that of Law students, whereas it is higher in CA6.
However, differences between all these ratios are not statistically significant.
DISCUSSION AND CONCLUSION: In the study of Joffie et al., there is no information available on these differences are statistically significant, since they do not give a "p" for the percentage differences in their research. This comparison can only be made between the percentages obtained in our study.
For exaple, in our study with CA1.1, the conviction rate of law students was 14.30%, while the rate of convincing non-medical participants in Joffie et al's study was 92%.
In CA2.1, CA2.3, CA4, CA5, CA7, CA9.2, CA9.4 and CA11.1, it is seen that the Law students are more convinced than the Medical students. However, these differences between the ratios were not statistically significant, so our hypothesis was not confirmed. It is proposed to apply the survey to a larger sample size and a heterogeneous group of participants.
Abstract | Full Text PDF

REVIEW
6.Data Sharing from Clinical Trials based on the recommendations of the International Committee of Medical Journal Editors
Mukadder Gün
doi: 10.5505/tjob.2017.92400  Pages 177 - 180
Bu yazıda amaç, genel olarak günümüzde klinik araştırmaların içeriğine ilişkin kısa bir giriş yaptıktan sonra klinik araştırma sonuçlarına ilişkin verilerin Dünya Tıp Dergisi Editörleri Uluslararası Komitesinin gereklilik önerileri doğrultusunda toplumla ve akademik çevreyle paylaşımını değerlendirmektir.
The purpose of this article, after a short introduction to the content of clinical research in general, is to evaluate the sharing of data on clinical research results by the International Committee of the World Medical Journal Editors with the suggestion of necessity to society and academia.
Abstract | Full Text PDF

VOICE OF STUDENTS
7.Ethical theory regarding metaphysics and epistemology
Doğa Çapar
doi: 10.5505/tjob.2017.58561  Pages 181 - 185
Abstract | Full Text PDF

CASE ANALYSIS
8.Today is Şeyhmus
N. Yasemin Yalım, L. Selma Koşan
doi: 10.5505/tjob.2017.07741  Pages 186 - 188
Abstract | Full Text PDF

CRITICAL NARRATIVE READING
9.Understanding the value of life in the past sciences fiction
Elif Avaner
doi: 10.5505/tjob.2017.41033  Pages 189 - 190
Abstract | Full Text PDF